Afedersiniz, bu alanda bir ATM var mı?
- Pardon me, is there an ATM in this area?
Afedersiniz, İngilizce konuşur musunuz?
- Pardon me, do you speak English?
Geç kaldığım için bağışlayın.
- Pardon me for coming late.
Sorduğum için özür dilerim.
- Pardon me for asking.
Sözünü kestiğim için özür dilerim.
- Pardon me for interrupting you.
Affedersiniz, boş olduğunu düşündüğüm için odaya girdim.
- Pardon me, I came in because I thought the room was free.
Affedersiniz, burası hangi yerdir.
- Pardon me, what place is this?
Söze karıştığım için pardon.
- Pardon me for interrupting.
Pardon, buralarda bir yerde bir ATM var mı?
- Pardon me, is there an ATM somewhere around here?
Pardon me, I didn't hear you.
Pardon me for stepping on your foot.