How much money do you want?
- Ne kadar para istiyorsun?
He has lots of money.
- O aşırı para harcıyor.
He's raking in the cash.
- O, çok para kazanıyor.
Tom caught Mary stealing his money from the cash register.
- Tom Mary'yi yazarkasadan parasını çalarken yakaladı.
She lives beyond her means.
- O, kazandığından çok para harcıyor.
Success means much money, doesn't it?
- Başarı çok para anlamına gelir, değil mi?
He's rolling in dough.
- O, çok para kazanıyor.
That dude is rolling in dough.
- Adam paraya para demiyor.
The former Argentine currency was Austral. Its symbol was ₳.
- Arjantin'in eski para birimi Austral'di. Sembolü ₳ idi.
In 1971 the United Kingdom changed its currency to the decimal system.
- 1971 de Britanya Kırallığı parasını ondalık sisteme çevirdi.
Time is the coin of your life. You spend it. Do not allow others to spend it for you.
- Zaman hayatınızın parasıdır. Onu harcayın. Başkalarının sizin için harcamasına izin vermeyin.
The Italian paid for his coffee in Germany with Greek euro coins.
- İtalyan, Almanya'da kahvesi için Yunan euro parası ile ödeme yaptı.
The governor took the money out of a slush fund.
- Vali, örtülü ödenekteki parayı aldı.
When do you think his funds will run out?
- Onun parasının ne zaman biteceğini düşünüyorsun?
A household is a group that shares the same living space and finances.
- Ev halkı, aynı yaşam alanını ve parayı paylaşan bir gruptur.
Mr. Morita started a business by using borrowed money as capital.
- Bay Morita sermaye olarak borç para kullanarak bir işe başladı.
You worship money because you believe in capitalism.
- Kapitalizme inandığın için paraya tapıyorsun.
Why don't you try to take your money back?
- Paranızı geri almayı neden denemiyorsunuz?
The man claimed he didn't take the money.
- Adam parayı almadığını iddia etti.
We all chipped in to buy our teacher a birthday present.
- Hepimiz öğretmenimize bir doğum günü hediyesi almak için para verdik.
If I had been rich, I would have given you some money.
- Zengin olsaydım, ben sana biraz para verirdim.
He is rolling in riches.
- O para içinde yüzüyor.
Monetary value is the dominant value in American society.
- Parasal değer Amerikan toplumunda egemen değerdir.
IMF stands for International Monetary Fund.
- IMF Uluslararası Para Fonu (IMF) anlamına gelir.
Many of my friends tried to live on their own but moved back home because of insufficient funds for their lifestyle.
- Arkadaşlarımdan birçoğu kendi başlarına yaşamaya çalıştı ancak yaşam biçimleri için yetersiz para nedeniyle eve döndü.
When do you think his funds will run out?
- Onun parasının ne zaman biteceğini düşünüyorsun?
When he had no money, he couldn't buy any bread.
- Parası olmadığı zaman hiç ekmek alamazdı.
He had barely enough money to buy bread and milk.
- Ekmek ve süt alacak kadar parası ancak vardı.
Tom and Mary have jumped together from Pulpit Rock with a parachute. It was a short but magical experience.
- Tom ve Mary birlikte Pulpit Rock'tan paraşütle atladılar. Kısa ama büyülü bir deneyimdi.
If you want to go to Israel, you need many shekels. Water costs only 0,50 ₪.
- İsrail'e gitmek istiyorsan çok paraya ihtiyacın var. Su sadece 0,50 ₪.
My jacket has a secret pocket where I can hide money or other valuables.
- Ceketimin para veya başka şeyler saklayabileceğim gizli bir cebi var.
Jack can't afford a new bicycle.
- Jack'in yeni bir bisiklete parası yetemez.
Green is the color of money.
- Yeşil, paranın rengidir.
The 5 yen coin is made from brass and the 10 yen coin is made from bronze.
- 5 yen bozuk para pirinçten yapılır ve 10 yen bozuk para bronzdan yapılır.
The five yuan coins are brass, and the ten yuan coins are made out of bronze.
- Beş yuan paralar pirinç, ve on yuan paralar bronz dışında yapılır.
I put my money in a purse.
- Paramı bir cüzdana koydum.
Tom stole money from Mary's purse.
- Tom Mary'nin cüzdanından para çaldı.
Onun felci ilerliyor ve yakında yataktan çıkamayacak.
- His paralysis is progressing, and soon he won't be able to get out of bed.
Bu paragraf iyi yazılmış ama son cümlede bir yanlışlık var.
- This paragraph is well written, but there is a mistake in the last sentence.
Tom paragrafı yeniden yazdı.
- Tom rewrote the paragraph.
Provence iklimi üzerine bir paragraf yaz.
- Write a paragraph on the climate in Provence.
Tom paraşütçü askeri doktor olmak istemiyor.
- Tom doesn't want to be a paramedic.
O bir paraşütçü asker miydi?
- Was he a paratrooper?