paranın

listen to the pronunciation of paranın
Turkish - English

Definition of paranın in Turkish English dictionary

para
money

He has lots of money. - O aşırı para harcıyor.

How much money do you want? - Ne kadar para istiyorsun?

paranın karşılığı
money's worth
paranın değerini düşürme
devaluation
paranın değerini tekrar belirleme
revalorization
paranın gümüş olduğunu anlamak
to realize that money is not to be thrown around, learn to appreciate the value of money
paranın kenarındaki tırtıllar
milling
paranın yüzü sıcaktır
(Atasözü) There is something about money that's very alluring
paranın önemi yok
money is no object
paranın üstü
change (given when one has paid more than the stated amount)
paranın üstü
change
para
{i} cash

He's raking in the cash. - O, çok para kazanıyor.

Tom caught Mary stealing money from the cash register. - Tom Mary'yi yazar kasadan para çalarken yakaladı.

para
means

Success means much money, doesn't it? - Başarı çok para anlamına gelir, değil mi?

Tom lives beyond his means. - Tom kazandığından çok para harcıyor.

para
dough

I'm rolling in dough. - Ben çok para kazanıyorum.

He's rolling in dough. - O, çok para kazanıyor.

para
currency

France's currency was the franc, and its symbol was ₣. While it is no longer used in France, francs are still in use in some former French colonies such as Guinea. - Fransa'nın para birimi franktı ve sembolü ₣ idi. Frank Fransa'da artık kullanılmıyor ama Gine gibi bazı eski Fransız kolonilerinde hâlâ kullanılmaktadır.

The former Italian currency was the lira and its symbol was ₤. It's not related to the Turkish lira. - Eski İtalyan para birimi liretti ve sembolü ₤ idi. Liret Türk lirasıyla alâkalı değildir.

para
shiners
para
{i} coin

Eric who was a weak prince issued a bad coinage which excited great discontent among the Danes. - Güçsüz bir prens olan Eric Danimarkalılar arasında büyük hoşnutsuzluğa sebep olan kötü bir para sistemi çıkardı.

A nickel is a five-cent coin. - Bir nikel beş kuruş değerinde bozuk paradır.

para
gelt (yiddish)
para
(Pisikoloji, Ruhbilim) para
para
(Argo) benjamins
para
(Argo) ruff
para
iron
para
fund

IMF stands for International Monetary Fund. - IMF Uluslararası Para Fonu (IMF) anlamına gelir.

The governor took the money out of a slush fund. - Vali, örtülü ödenekteki parayı aldı.

para
(Argo) dead prez
para
(Argo) dosh
para
kail
para
finances

A household is a group that shares the same living space and finances. - Ev halkı, aynı yaşam alanını ve parayı paylaşan bir gruptur.

para
banknote
para
(Ticaret) allowance
para
(Argo) dead presidents
para
(Argo) wonga
para
the wherewithal
para
{i} tin
para
(Argo) ends
para
capital

Mr. Morita started a business by using borrowed money as capital. - Bay Morita sermaye olarak borç para kullanarak bir işe başladı.

You worship money because you believe in capitalism. - Kapitalizme inandığın için paraya tapıyorsun.

para
oof
para
wealth
para
pelf
para
filthy lucre
para
obverse
para
leeway
para
lucre
para
take

Why don't you try to take your money back? - Paranızı geri almayı neden denemiyorsunuz?

It was apparent that someone had taken the money by mistake. - Birinin parayı yanlışlıkla aldığı belliydi.

para
moolah
para
{i} chip

We all chipped in to buy our teacher a birthday present. - Hepimiz öğretmenimize bir doğum günü hediyesi almak için para verdik.

para
rich

How can Bill Gates be the the world's richest man if he gave away all of his money? - Bill Gates parasının hepsini bağışladıysa nasıl dünyanın en zengin adamı olabilir?

Sometimes rich people look down on other people who do not have much money. - Bazen zengin insanlar çok parası olmayan diğer insanlara tepeden bakarlar.

madeni paranın alt tarafındaki yazı
exergue
para
monetary

IMF stands for International Monetary Fund. - IMF Uluslararası Para Fonu (IMF) anlamına gelir.

Monetary value is the dominant value in American society. - Parasal değer Amerikan toplumunda egemen değerdir.

para
lolly
para
funds

When do you think his funds will run out? - Onun parasının ne zaman biteceğini düşünüyorsun?

Tom is running short of funds. - Tom para kaynağını tüketiyor.

para
bread

When he had no money, he couldn't buy any bread. - Parası olmadığı zaman hiç ekmek alamazdı.

He had barely enough money to buy bread and milk. - Ekmek ve süt alacak kadar parası ancak vardı.

para
rock

Tom and Mary have jumped together from Pulpit Rock with a parachute. It was a short but magical experience. - Tom ve Mary birlikte Pulpit Rock'tan paraşütle atladılar. Kısa ama büyülü bir deneyimdi.

para
kale
para
dust
para
money, cash, dough; (kâğıt) banknote; (madeni) coin; pecuniary
para
sugar
para
Chink
para
ducat
para
boodle
para
(a) para (one fortieth of a kuruş)
para
pecuniary
para
shekels

If you want to go to Israel, you need many shekels. Water costs only 0,50 ₪. - İsrail'e gitmek istiyorsan çok paraya ihtiyacın var. Su sadece 0,50 ₪.

para
pay dirt
para
(Hukuk) money, cash
para
Jack

With the money Jack won from his lawsuit, he should be able to live on easy street. - Jack davasından kazandığı parayla refah içinde yaşayabilmeli.

Jack can't afford a new bicycle. - Jack'in yeni bir bisiklete parası yetemez.

para
green

Green is the color of money. - Yeşil, paranın rengidir.

para
coffers
para
brass

The five yuan coins are brass, and the ten yuan coins are made out of bronze. - Beş yuan paralar pirinç, ve on yuan paralar bronz dışında yapılır.

The 5 yen coin is made from brass and the 10 yen coin is made from bronze. - 5 yen bozuk para pirinçten yapılır ve 10 yen bozuk para bronzdan yapılır.

para
purse

I put my money in a purse. - Paramı bir cüzdana koydum.

He has swords and purse. - Onun kılıçları ve parası var.

para
rhino
para
wherewithal
para
kale,kail
para
exchequer
para
coffer
para
effective
para
wampum
para
loot
para
kickback
English - English

Definition of paranın in English English dictionary

Pará
State in northern Brazil which has Belém as its capital
para
A woman who has had a certain number of pregnancies, indicated by the number prepended to this word
para
Short form of paralytic
para
A piece of Turkish money, usually copper, the fortieth part of a piaster, or about one ninth of a cent
para
paragraph(s)
para
Short form of parachutist
para
100 para equal 1 dinar
para
a soldier in the paratroops
para
(obstetrics) the number of live-born children a woman has delivered; "the parity of the mother must be considered"; "a bipara is a woman who has given birth to two children"
para
Ortho-, and Meta-
para
A prefix denoting: (a) Likeness, similarity, or connection, or that the substance resembles, but is distinct from, that to the name of which it is prefixed; as paraldehyde, paraconine, etc
para
Also used adjectively
para
prefix meaning behind, e g , para-appendiceal
para
That two groups or radicals substituted in the benzene nucleus are opposite, or in the respective positions 1 and 4; 2 and 5; or 3 and 6, as paraxylene; paroxybenzoic acid
para
(b) Specifically: (Organ
para
Short form of paragraph
para
Short form of paratrooper
para
an estuary in northern Brazil into which the Tocantins River flows 100 para equal 1 dinar
para
A para is a paratrooper. some guys just out of the paras. Para. is a written abbreviation for paragraph. See Chapter 9, para. 1.2. a paratrooper (paratrooper). par the written abbreviation of paragraph
para
port city in northern Brazil in the Amazon delta; main port and commercial center for the Amazon River basin
para
Chem
para
Short form of paramedic
para
prefix, beside, near
para
(pref ) far from, away, out, different from (k318)
para
A woman who has been delivered of a viable fetus
para
an estuary in northern Brazil into which the Tocantins River flows
para
A prefix signifying alongside of, beside, beyond, against, amiss; as parable, literally, a placing beside; paradox, that which is contrary to opinion; parachronism
para
also, an isomeric modification
para
having resemblance to certain features (e g Paralithic)
para
Formerly, one-hundredth of a dinar in Yugoslavia and, later, in the constituent states of that country
para
Paragraph Identifies a block of text It is a mix of #PCDATA and special text elements Attributes: N/A
para
Cf
para
Paraplegic
para
param: Sanskrit word meaning supreme
para
{i} coin of low value, penny
para
Beside/next to
para
A variety of forastero cacao bean cultivated in the Brazilian state of the same name
para
Refers to groups occupying 1,4 positions on a benzene ring
Turkish - Turkish

Definition of paranın in Turkish Turkish dictionary

Para
(Osmanlı Dönemi) AKÇA
Para
mangır
Para
tıngır
Para
(Osmanlı Dönemi) PAR
Para
mangiz
Para
tıkır
para
Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt veya metalden ödeme aracı
para
Devletçe bastırılan, üzerinde saymaca değeri yazılı kâğıt veya metalden ödeme aracı, nakit
para
Kazanç: "Balıkçılıkta para vardır ama dalgıçlık kadar genç işidir."- S. F. Abasıyanık
para
Kuruşun kırkta biri
para
(Osmanlı Dönemi) akçe
English - Turkish

Definition of paranın in English Turkish dictionary

para
ötesinde
para
yakın

Onun felci ilerliyor ve yakında yataktan çıkamayacak. - His paralysis is progressing, and soon he won't be able to get out of bed.

para
(Biyokimya) yan

Bu paragraf iyi yazılmış ama son cümlede bir yanlışlık var. - This paragraph is well written, but there is a mistake in the last sentence.

para
(Pisikoloji, Ruhbilim) para
para
paragraf

Tom paragrafı yeniden yazdı. - Tom rewrote the paragraph.

Johnny, lütfen sondan bir önceki paragrafı oku. - Johnny, please read the penultimate paragraph.

para
paraşütçü asker

Tom paraşütçü askeri doktor olmak istemiyor. - Tom doesn't want to be a paramedic.

O bir paraşütçü asker miydi? - Was he a paratrooper?

para
(Diş Hekimliği) ' Yanında ' anlamında önek; bazen ' peri' ile aynı anlamda kullanılır
para
ikinci derecede
para
(Tıp) Benzol halkasında birbirine karşı mevkide bulunan elementlerin durumu
para
(Tıp) 1.Bir veya daha fazla doğum yapmış olan (çocuğu olan) kadın
para
benzer
paranın
Favorites