parachute

listen to the pronunciation of parachute
English - Turkish
{i} paraşüt

Paraşütünüzü açmayı unutmayın. - Don't forget to open your parachute!

O bir paraşütle atlama yapacaktı ama o son dakikada panikledi. - He was going to do a parachute jump, but he panicked at the last minute.

parachutist i
(isim) paraşüt
{f} paraşütle süzülmek
{f} paraşütle indirmek
paraşütle atla

O bir paraşütle atlama yapacaktı ama o son dakikada panikledi. - He was going to do a parachute jump, but he panicked at the last minute.

O gençken Valentina paraşütle atlamayla ilgilenmeye başladı. - Valentina became interested in parachute jumping when she was young.

paraşütçü
(Askeri) PARAŞÜT: Hava mukavemetinden faydalanma esasına göre yapılan ve bağlı bulunduğu cisimlerin düşüş hızını azaltan, şemsiye biçiminde bir cihaz. Bu cihaz; insanların ve malzemenin havadan arızasız olarak yere inmesini temin için kullanılır. Bir paraşüt başlıca kubbe (canopy), paraşüt ipleri (shroud lines), paraşüt bohçası (pack), kolon (harness) ve paraşüt açma ipi (trip cord) gibi parçalardan mürekkeptir
{f} paraşütle atlamak
parachute jumper
paraşütçü
parachute down
aşağı paraşüt
parachute hand flare
paraşütlü el flaresi
parachute jump
paraşütle atlayış
parachute without release cord
serbest düşme paraşütü
parachute assembly
(Askeri) KOMPLE PARAŞÜT: Bir paraşütün; kubbe ve paraşüt ipleri ile, bunların taşınmasına yarayan bohça ve kolonu
parachute canopy
(Askeri) PARAŞÜT KUBBESİ: Bak. " canopy" ve "parachute"
parachute deployment height
(Askeri) PARAŞÜT AÇMA YÜKSEKLİĞİ: Tasarlanmış iniş noktası üzerinde paraşüt veya paraşütlerin tamamen açıldıkları yükseklik
parachute drift
(Askeri) paraşütlü atlama (atma)
parachute drop zone
(Askeri) PARAŞÜTLE ATMA BÖLGESİ: Bir manevra veya muharebe harekatında, paraşütlerin veya paraşütle atılan ikmal maddelerinin atılmaları için önceden seçilen ve ilgililere duyurulan yer
parachute dummy
(Askeri) PARAŞÜT DENEME MANKENİ: Malzeme denemesinde bir paraşüte bağlanan ve ortalama bir insan ağırlığında olan manken
parachute duty
(Askeri) PARAŞÜTÇÜLÜK HİZMETİ: Esas mahiyeti paraşütle atlamaktan ibaret olan hizmet
parachute element
(Askeri) PARAŞÜT KISMI; PARAŞÜT UNSURU: Bak. "element"
parachute flare
(Askeri) PARAŞÜTLÜ AYDINLATMA CEPHANESİ: Bir paraşüte bağlı olarak havadan atılan ve kısa bir süre kuvvetli bir ışık verecek şekilde imal edilmiş bulunan piroteknik aydınlatma vasıtası. Paraşütlü aydınlatma cephanesi; gece bombardımanında hedefleri aydınlatmak, keşif yapmak veya uçakların mecburi inişlerinde faydalanmak üzere kullanılır
parachute harness
(Askeri) PARAŞÜT KOLANI: Bak. "harness" ve "parachute"
parachute pathfinder
(Askeri) PARAŞÜT KILAVUZU
parachute pay
(Askeri) PARAŞÜT ZAMMI: Esas görevleri paraşütle atlamayı icap ettiren ve muharebeye paraşütle iştirak etmek üzere yetiştirilmiş ya da yetiştirilmekte bulunan hava indirme birlikleri mensuplarına verilen ek ücret
parachute record
(Askeri) PARAŞÜT BAKIM KARTI: Bir paraşütün bakım, onarım, muayene ve kullanılmasını gösteren kart. Her paraşüt için bir bakım kartı bulunur
parachute rigger
(Askeri) PARA$ÜT USTASI: Esas görevi paraşüt malzemesinin onarımı, bakımı ve katlanmasından ibaret olan şahıs
parachute target
(Askeri) PARAŞÜT HEDEFİ: Yere inmekte olan bir paraşütçüyü temsil eden hedef. Bu hedef makaralarla hareket ettirilir
parachute tower
(Askeri) PARAŞÜT KULESİ: Paraşütle atlama eğitiminde kullanılan yüksek bir kule
parachute troops
(Askeri) PARAŞÜT KITALARI: Havadan nakledilen ve paraşütle indirilen kıtalar. Buna kısaca (paratroops) da denir
parachute troops
hava indirme birliği
parachuting
(isim) paraşütle atlama
parachuting
{i} paraşütle atlama
parachuting
paraşütçülük
golden parachute
(Ticaret) altın paraşüt
auxiliary parachute
yedek paraşüt
back type parachute
sırt paraşütü
brake parachute
fren paraşütü
chest pack parachute
göğüs paraşütü
conical parachute
konik paraşüt
double parachute
çift paraşüt
lap pack parachute
kucak paraşütü
tail parachute
kuyruk paraşütü
drag parachute
(Havacılık) Jet uçaklarında, uçak piste konunca durma mesafesini azaltmak için açılan kuyruk paraşütü
drogue parachute
(Havacılık) Jet uçaklarında, uçak piste konunca durma mesafesini azaltmak için açılan kuyruk paraşütü
emergency parachute descent
paraşütle mecburi atlama
ribbon parachute
kurdeleli paraşüt
triangular parachute
üçgen paraşüt
approach parachute
(Havacılık) yaklaşma paraşütü
auxiliary parachute
(Havacılık) yardımcı paraşüt
back pack parachute
(Askeri) SIRT PARAŞÜTÜ: Sırta takılacak şekilde, paraşüt kolonuna raptedilmiş paraşüt. Bu suretle kullanılan paraşüt, kullanana daha büyük bir serbestlik sağlar
blank gore parachute
(Havacılık) parçalı panolu paraşüt
chest pack parachute
(Askeri) GÖĞÜS PARAŞÜTÜ: Taşıyanın göğsü üzerine bağlanmış paraşüt. Bu paraşüt, esas itibariyle, paraşütçü eğitiminde kullanılır. Emniyeti artırmak için ikinci bir paraşüt olarak da kullanılabilir
chest type parachute
(Havacılık) göğüs paraşütü
controlled parachute tower
(Askeri) kontrollü paraşüt kulesi
controlled parachute tower
(Askeri) KONTROLLU PARAŞÜT KULESİ: Bir paraşütün kablolar arasında inişine imkan veren tertibat ve teçhizata sahip kule. Paraşütle atlama eğitiminde kullanılır
deceleration parachute
(Askeri) fren paraşütü
deceleration parachute
(Askeri,Havacılık) hız kesme paraşütü
drogue parachute
(Havacılık) marş paraşütü
extraction parachute
(Askeri) yük çekiş paraşütü
extraction parachute
(Askeri) KILAVUZ PARAŞÜT, YÜK ÇEKİŞ PARAŞÜTÜ: Uçuş halindeki uçaktan yükü çıkarmaya ve yük paraşütünü açmaya yarayan bir yardımcı paraşüt. Ayrıca bakınız: "gravity extraction"
extraction parachute
(Havacılık) yük atma paraşütü
extraction parachute
(Askeri) kılavuz paraşüt
forced parachute jump
(Havacılık) mecburi paraşüt atlayışı
free type parachute
(Askeri) SERBEST PARAŞÜT: Uçağa bağlı olmayan ve atlayan kimse tarafından istendiği zaman veya bir zaman ayar cihazı, barometrik cihaz ya da bu ikisine ait özellikler birleştirilmiş bir cihazla, otomatik olarak açılan bir paraşüt
hem rigged parachute
(Havacılık) donatısı pervazlı paraşüt
how much does it cost to rent a parachute
paraşüt kiralama ücreti ne kadar
pilot parachute
(Askeri) AÇMA PARAŞÜTÜ: Paraşüt açma halkası çekildiği zaman, paraşüt bohçasının içinden ana kubbeyi çıkaran küçük paraşüt. Açma paraşütü, esas paraşütün açılmasını kolaylaştırır ve emniyet altına alır
pilot parachute
pilot paraşüt
pilot parachute
yedek paraşüt
pilot parachute
(Askeri) rehber paraşütü
pilot parachute
(Askeri) açma paraşütü
reserve parachute
(Askeri) YEDEK PARAŞÜT: Esas paraşüt icap eden zamanda açılmadığı zaman kullanılan ikinci paraşüt
seat pack parachute
(Askeri) MİNDER PARAŞÜT: Çantası taşıyanın sırtına asılan ve oturulduğu zaman yastık vazifesi, gören paraşüt
troop parachute
(Askeri) kıta personel paraşütü
where can i rent a parachute
nereden bir paraşüt kiralayabilirim
where can i rent a parachute
(isim)reden bir paraşüt kiralayabilirim
English - English
To jump, fall, descend, etc. using such a device
To be placed in an organisation in a position of seniority without having previous experience there
A device, generally constructed from fabric, that is designed to employ air resistance to control the fall of an object
Sometimes used to describe a spinnaker
rescue equipment consisting of a device that fills with air and retards your fall
{i} cloth dome-shaped device used for descent from airplanes
A parachute is a device which enables a person to jump from an aircraft and float safely to the ground. It consists of a large piece of thin cloth attached to your body by strings. They fell 41,000 ft. before opening their parachutes
Another name for a balloon spinnaker
To parachute something somewhere means to drop it somewhere by parachute. Supplies were parachuted into the mountains. = drop. Umbrella-like device for slowing the descent of a body falling through the atmosphere. Separate panels sewn together form a canopy attached by suspension lines to a harness worn by the user. Originally designed to provide a safe escape from a disabled aircraft, parachutes are also used for dropping supplies and for slowing returning space capsules. The parachute was conceived by the 14th century, but practical demonstrations began only in the 1780s in France, leading in 1797 to a 3,200-ft (1,000-m) exhibition jump from a balloon by André-Jacques Garnerin (1769-1823); in 1802 he made a jump of 8,000 ft (2,400 m). Early parachute material was canvas, which was later replaced by silk and then nylon. See also skydiving
A web or fold of skin which extends between the legs of certain mammals, as the flying squirrels, colugo, and phalangister
A contrivance somewhat in the form of an umbrella, by means of which a descent may be made from a balloon, or any eminence
jump from an airplane and descend with a parachute
1 a falling or jumping organism having behavioral or morphological mechanisms to increase drag As cited in
rescue equipment consisting of a device that fills with air and retards your fall jump from an airplane and descend with a parachute
{f} skydive, jump from an airplane with a parachute
{n} a thing to descend through the air by
If a person parachutes or someone parachutes them somewhere, they jump from an aircraft using a parachute. He was a courier for the Polish underground and parachuted into Warsaw He was parachuted in
a large cloth device that opens up like an umbrella; it is used for slowing down a person or thing dropping from an aircraft
A drag producing device, generally hemispherical (half-sphere) in shape; generally made of light plastic
A fabric device that slows the descent of a falling object; derived from the French words "para," to shield, and "chute," to fall Thus, parachute literally means "to shield from a fall "
what you do with a paradise glum: a once-popular adhesive made from gum and glue, from which we get the expression" held together with 'spit' and bubblegum" intestine: "It is intestine people that we find out what they are capable of " autoharp: a device cars used to warn other cars of their sudden or unseen presence Eventually someone suggested that a horn might be more effective utilitarian: a member of a religious sect founded on the worship of kitchen utensils
chute
parachute flare
a flare which deploys a small parachute to slow down its descent
parachute flares
plural form of parachute flare
parachute canopy
umbrella shaped part of the parachute which fills with air and slows the parachutist's descent
parachute harness
harness that connects the parachute to the parachutist
parachute regiment
army unit made up of soldiers trained to use parachutes
parachute spinnaker
An oversize spinnaker used on racing yachts
parachute troops
army force which specializes in warring that integrates parachuting from the air into enemy territory
golden parachute
An agreement between a company and an employee, usually an executive, specifying that the employee will receive certain significant benefits if employment is terminated
parachuting
present participle of parachute
parachuting
descent with a parachute; "he had done a lot of parachuting in the army"
parachuting
{i} skydiving, dropping from an aircraft with a parachute
parachuting
Parachuting is the activity or sport of jumping from an aircraft with a parachute. His hobby is freefall parachuting
drag parachute
(Havacılık) A drogue parachute, drag parachute, or dragchute is a type of parachute designed to be deployed from a rapidly moving object. It is often used to gain control of very fast descents, including those of spacecraft during reentry
drogue parachute
(Havacılık) A drogue parachute, drag parachute, or dragchute is a type of parachute designed to be deployed from a rapidly moving object. It is often used to gain control of very fast descents, including those of spacecraft during reentry
golden parachute
An employment agreement that guarantees a key executive lucrative severance benefits if control of the company changes hands followed by management shifts
drogue parachute
a small parachute that pulls the main parachute from its storage pack
free fall parachute
large parachute specially designed to allow the parachuter to stay in the air for a long period of time and to control his course
golden parachute
A golden parachute is an agreement to pay a large amount of money to a senior executive of a company if they are forced to leave. Golden parachutes entitle them to a full year's salary if they get booted out of the company. An employment agreement that guarantees a key executive lucrative severance benefits if control of the company changes hands followed by management shifts. part of a business person's contract which states that they will be paid a large amount of money if they lose their job, for example if the company is sold
golden parachute
package of benefits and compensations guaranteed to be paid in case of job loss (usually included in job contracts of top executives)
golden parachute
giving top executives lucrative benefits that must be paid by the acquirer if they are discharged after a takeover
parachuted
past of parachute
parachutes
plural of parachute
tin parachute
An employment agreement that guarantees a severance payment to employees who are dismissed after a company has had a change in ownership
parachute

    Hyphenation

    par·a·chute

    Turkish pronunciation

    perışut

    Pronunciation

    /ˈperəˌsʜo͞ot/ /ˈpɛrəˌʃuːt/

    Etymology

    [ 'par-&-"shüt ] (noun.) 1785. From French parachute, from para- (“protection against”) (as in parasol) and chute (“fall”).
Favorites