paketle

listen to the pronunciation of paketle
Turkish - English
{f} packaged
{f} wrapping

I'll spend at least two hours wrapping all these Christmas presents. - Bütün bu noel hediyelerini paketlemek için en azından iki saatimi harcayacağım.

{f} packed

Are your bags packed? - Çantaların paketlendi mi?

Tom packed everything in a small suitcase. - Tom küçük bir bavulda her şeyi paketledi.

{f} trussed
{f} truss
{f} wrapped

I have a gift that needs to be wrapped. - Paketlenmesi gereken bir hediyem var.

bundling
prepack
{f} pack

Just put those packages anywhere. - Şu paketleri bir yere koyuver.

Tom seems to have packed everything but the kitchen sink. - Tom mutfak lavabosu hariç her şeyi paketlemiş gibi görünüyor.

package

Turkey has passed very important reform packages in Parliament during the European Union (EU) process. - Türkiye, Avrupa Birliği (AB) üyeliği sürecinde çok önemli reform paketlerini Meclis' ten geçirdi.

Good things come in small packages. - İyi şeyler küçük paketlerde gelir.

paketlemek
package
paket
packet

Emily bought a packet of crisps. - Emily bir paket cips satın aldı.

My father used to drink 4 bottles of beer and smoke 4 packets of cigarettes every day without fail. - Babam mutlaka her gün dört şişe bira içerdi ve dört paket sigara içerdi.

paket
package

Get both a phone and internet access in a single package! - Tek bir pakette hem bir telefon hem de bir internet erişimi alın!

Tom took the early retirement package the company offered. - Tom şirketin sunduğu erken emeklilik paketini aldı.

paketlemek
pack

Could you give a me hand packing on Saturday? - Paketlemek için cumartesi günü bana yardım edebilir misin?

It took me ages to pack up my stuff. - Eşyaları paketlemek çok uzun sürdü.

paket
pack

I want to leave these packages for a while. - Bu paketleri kısa bir süreliğine bırakmak istiyorum.

Tom wrapped the package and tied it with strings. - Tom paketi sardı ve iplerle bağladı.

paketlemek
wrap

I'll spend at least two hours wrapping all these Christmas presents. - Bütün bu noel hediyelerini paketlemek için en azından iki saatimi harcayacağım.

paketlemek
wrap up
paket
(Atasözü) ass
paket
{i} cover
paket
book

Enrolling in the book club obligates you to buy three more books after the introductory package. - Kitap kulübüne kayıt yaptırmak, tanıtım paketinden sonra üç kitap daha satın almanızı şart koşar

paket
(Tıp) pocket

Tom pocketed the money Mary gave him. - Tom Mary'nin ona verdiği parayı paketledi.

paket
(Argo) bluey
paket
(Bilgisayar) packets

My father used to drink 4 bottles of beer and smoke 4 packets of cigarettes every day without fail. - Babam mutlaka her gün dört şişe bira içerdi ve dört paket sigara içerdi.

paketlemek
truss
paket
parcel

She handed the parcel to the customer. - Paketi müşteriye uzattı.

The parcel was delivered yesterday. - Paket dün teslim edildi.

paket
bundle

He went out with a bundle of clothes in his hand. - Elinde bir paket giysi ile dışarı çıktı.

Make a bundle of these clothes. - Bu giysilerden bir paket yap.

paketlemek
enfold
paketlemek
parcel up
paket
takeaway
paket
takeout

Tom picked up takeout on his way home. - Tom eve giderken bir paket aldı.

I got a takeout salad for lunch. - Öğle yemeği için bir paket salata aldım.

paket
slang buttocks, ass
paket
pack, packet (container)
paket
parcel, package; pack, packet
paket
package, parcel
paketlemek
packet
paketlemek
to package; to make (things) into a parcel; to put (something) into a carton; to wrap (something) up
paketlemek
do up
paketlemek
pack up

It took me ages to pack up my stuff. - Eşyaları paketlemek çok uzun sürdü.

paketlemek
to parcel sth up, to pack, to package, to wrap up
paketlemek
infold
Turkish - Turkish

Definition of paketle in Turkish Turkish dictionary

paket
(Atasözü) kalça
paketlemek
(Atasözü) kıskıvrak yakalayıp kaçamayacak duruma getirmek
Paketlemek
paket etmek
paket
İçinde bir veya birçok şey bulunan, kâğıda sarılarak veya kutuya konularak bağlanmış, elde taşınacak büyüklükte nesne
paket
Dolu (toplu taşım aracı)
paket
İçinde bir veya birçok şey bulunan, kâğıda sarılarak veya kutuya konularak bağlanmış, elde taşınacak büyüklükte nesne: "Yemek paketini, raflarda yer bulamadığı için masa üstüne koydu."- M. Ş. Esendal
paket
Yiyecek, ilaç gibi şeylerin kâğıda sarılarak veya bir kutuya konularak satışa hazır duruma getirilmiş belli bir miktar
paket
Bir ambalajın içinde kullanıma sunulan mal, eşya ya da yiyecek maddesi
paketlemek
Bir veya birkaç şeyi kâğıda sararak veya kutuya koyarak bağlamak
paketlemek
Bir veya birkaç şeyi kâğıda sararak veya kutuya koyarak bağlamak: "Öteberi paketlemiştim, annem paketime şüpheyle baktı."- O. Kemal
paketlemek
Yakalamak, ele geçirmek, derdest etmek
paketlemek
Birini baştan savmak, atlatmak
paketle
Favorites