Bu son derece sancılıydı.
- It was terribly painful.
Eğer doğum sancıları insanların dediği kadar acı verseydi, herkesin sadece bir çocuğu olurdu.
- If labor pains would hurt so much as people say, everyone would only have one child!
Vücudumun her tarafında ağrılarım ve sızılarım var.
- I have aches and pains all over my body.
Sırtımda kötü bir ağrım var.
- I have a bad pain in my back.
Bugün boynum ağrıyor.
- Today I have neck pain.
Karnında herhangi bir acı hissediyor musun?
- Do you feel any pain in your stomach?
Onun yüzü acıdan şekil değiştirmişti.
- His face is distorted by pain.
Cézanne doğanın yeni bir biçimde nasıl resmedileceğini biliyordu.
- Cézanne knew how to paint nature in a new way.
Izdırap içindesin, değil mi?
- You're in pain, aren't you?
Sabahleyin ağrı ızdıraplıydı.
- In the morning, the pain was excruciating.
Kimse acı çekmek istemez.
- Nobody wants to be in pain.
Bu iş bir baş belasıdır.
- This job is a pain in the neck.
Sen bir baş belasısın.
- You're a pain in the neck.
Acı çekiyor gibi görünüyorsun.
- You look like you're in pain.
Yara atletin büyük acı çekmesine sebep oldu.
- The injury caused the athlete great pain.
Emeksiz kazanç olmaz.
- No gains without pains.
Çok eziyetli. Onu durdurun!
- It's so painful. Stop it!
O, bana yardım etme zahmetinde bulunmadı.
- He spared no pains to help me.
O gerçekten zahmetli görünüyor.
- That looks really painful.
Your mother is a right pain.
I had to stop running when I started getting pains in my feet.
The wound pained him.
The pain of departure was difficult to bear.
It pains me to say that I must let you go.