püskürtme

listen to the pronunciation of püskürtme
Turkish - English
spray

Tom grabbed a fire extinguisher and started spraying. - Tom bir yangın söndürücü kaptı ve püskürtmeye başladı.

repulse

They failed to repulse our attack. - Saldırılarımızı püskürtmeyi başaramadılar.

spraying, dusting
spraying; injection; repelling
spraying

Tom grabbed a fire extinguisher and started spraying. - Tom bir yangın söndürücü kaptı ve püskürtmeye başladı.

(düşman) rollback
vomit
auto. injecting, injection (of fuel)
belching
(a volcano's) spewing out (lava)
(İnşaat) injection
spout
sputtering
jetting
repelling
comminution
{i} eructing
{i} spreading
(Nükleer Bilimler) ejection
(Tekstil) pulverization
püskürtmek
spray
püskürtmek
repel
püskürtme beton
Shotcrete
püskürtme aleti
spray
püskürtme borusu
injection pipe
püskürtme boya
spray paint
püskürtme düzeni
primer
püskürtme harç
gunite
püskürtme kulesi
spray tower
püskürtme makinesi
spraying machine
püskürtme makinesi duster
(for dusting crops)
püskürtme memesi
spray nozzle, jet orifice
püskürtme pompası
fuel injection pump
püskürtme tabancası
spray gun
püskürtme yakıt
injection fuel
düşmanı püskürtme
drive
püskürtmek
{f} vaporize
püskürtmek
drive back
alev püskürtme
(Havacılık) flame spraying
alev püskürtme
(Askeri) flame spray
jet püskürtme
jet
püskürtmek
comminute
püskürtmek
fire
püskürtmek
spew out
püskürtmek
spurt
püskürtmek
atomise
püskürtmek
fight off
püskürtmek
off beat
benzin püskürtme pompası
(Otomotiv) petrol injection pump
benzin püskürtme pompası
(Otomotiv) gasoline injection pump
direkt püskürtme
direct injection
direkt püskürtme pompası
(Havacılık) direct injection pump
erken püskürtme
(Otomotiv) early injection
geri püskürtme
rollback
geç püskürtme
delayed injection
ikincil püskürtme süreci
secondary injection period
kum püskürtme
sandblast
lifli püskürtme beton
fibrous sprayed concrete
mekanik püskürtme
airless spray
metal püskürtme
metal spraying
pnömatik püskürtme
air injection
püskürtmek
to spray, to belch; to repulse, to repel, to fight sb/sth off
püskürtmek
repulse
püskürtmek
spout
püskürtmek
vigorously to repel, repulse, or drive back (an attacker)
püskürtmek
(for a volcano) to spew out, spume forth (lava)
püskürtmek
vomit
püskürtmek
to spray; to dust
püskürtmek
squirt
püskürtmek
beat off
püskürtmek
eject
püskürtmek
dash
püskürtmek
spray on
püskürtmek
belch
püskürtmek
atomize
püskürtmek
pulverize
püskürtmek
{i} pulverization
su püskürtme
water spraying
toptan püskürtme pompası
(Havacılık) bulk injection pump
yağ püskürtme
oil spray
Turkish - Turkish
Sulu boya püskürterek çeşitli tonlarda yüzeyler elde etme tekniği veya bu teknikle yapılmış resim
Sıçramış, fırlamış
Püskürtülerek yapılmış
Püskürtmek işi
püskürtme makinesi
Püskürteç
püskürtme tabancası
Vernik veya boya sıvılarını basınçlı hava yardımı ile püskürterek sürmekte kullanılan tabanca biçiminde araç
Püskürtmek
töskürtmek
püskürtmek
Fışkırtmak
püskürtmek
Geri dönmek zorunda bırakmak
püskürtmek
Geri dönmek zorunda bırakmak: "Düşmanı, hem de kanadı kırık hâlimizle, hangi güçle geri püskürttük?"- H. Taner
püskürtmek
Hızla ve savurtarak çıkarmak