pürüzlü

listen to the pronunciation of pürüzlü
Turkish - English
rough

The surface of the peculiar object is fairly rough. - Tuhaf nesnenin yüzeyi oldukça pürüzlüdür.

Tom's face feels rough because he needs to shave. - Tom'un yüzü pürüzlü, çünkü onun tıraş olmaya ihtiyacı var.

shaggy
rough, uneven; rugged
jagged
difficult, marked by snags, hitches, or foul-ups
granular
scabrous
uneven
rough, rugged, uneven; difficult, knotty
knotty
wavy
gnarled
rugged
asperity
roughened
abrupt
pürüz
{i} roughness
pürüzlü yüzey
rough surface
pürüzlü yüzey
orange peel effect
pürüz
complication
pürüz
hitch
hidrolik pürüzlü
hydraulic rough
pürüz
shagginess
pürüz
roughness, unevenness, rough or uneven place (on a surface)
pürüz
rub
pürüz
burr
pürüz
rough

The surface of the object is fairly rough. - Nesnenin yüzeyi oldukça pürüzlü.

The surface of the peculiar object is fairly rough. - Tuhaf nesnenin yüzeyi oldukça pürüzlüdür.

pürüz
roughness, unevenness; hitch, difficulty, problem
pürüz
problem, difficulty, hitch, snag
Turkish - Turkish
Boğuk ve bozuk (ses)
Karışık, güç (durum, iş): "Mesele pürüzlüdür, bir skandal hâlini almasından korkulur."- R. H. Karay
Karışık, güç (durum, iş)
Pürüzü olan
Boğuk ve bozuk (ses): "Sesi hâlâ pürüzlü idi."- H. Taner
çatallı
pürüz
Engel, güçlük
pürüz
Bir şeyin düzgünlüğünü bozacak çıkıntı, gedik veya kusur
pürüzlü
Favorites