DVD players replaced videotape players.
- DVD oynatıcılar, video kaset oynatıcıların yerini aldı.
I tried to get Tom and Mary to play with John.
- Tom ve Mary'yi John'la oynatmaya çalıştım.
Do you know how to play mahjong?
- Mahjong oynamayı biliyor musun?
I am learning Japanese to play mahjong in Japan.
- Japoncayı Japonya'da mahjong oynamak için öğreniyorum.
Certainly, I like playing cards.
- Kesinlikle,kart oynamayı severim.
He is fond of playing tennis.
- O, tenis oynamaya düşkün.
She used to play poker with us.
- O, bizimle poker oynardı.
One thing you should know about me is that I play poker every Friday night.
- Benim hakkımda bilmen gereken bir şey her cuma gecesi poker oynamamdır.
I'm feeling a little frisky.
- Kendimi biraz oynak hissediyorum.
Don't toy with her affections.
- Onun duyguları ile oyun oynama.
You think you can toy with me, but I don't play games.
- Benimle oynayabileceğini düşünüyorsun ama ben oyun oynamam.
Don't toy with her affections.
- Onun duyguları ile oyun oynama.
The children played with toy blocks.
- Çocuklar oyuncak bloklarla oynadılar.