oynanma

listen to the pronunciation of oynanma
Turkish - English

Definition of oynanma in Turkish English dictionary

oyna
{f} play

Do you know how to play chess? - Satranç oynamayı biliyor musun?

I am learning Japanese to play mahjong in Japan. - Japoncayı Japonya'da mahjong oynamak için öğreniyorum.

oyna
{f} playing

Certainly, I like playing cards. - Kesinlikle,kart oynamayı severim.

He is fond of playing tennis. - O, tenis oynamaya düşkün.

oyna
(Bilgisayar) poke

She used to play poker with us. - O, bizimle poker oynardı.

Tom doesn't know how to play poker. - Tom nasıl poker oynayacağını bilmiyor.

oynanmak
to be doctored, retouched (for photos)

O resimlerle oynanmış. - Those photos were doctored.- O fotoğraflar tahrif edilmiş.

oyna
fiddle with
oyna
{f} frisk

I'm feeling a little frisky. - Kendimi biraz oynak hissediyorum.

oyna
{f} frisking
oyna
toy with

Don't toy with her affections. - Onun duyguları ile oyun oynama.

You think you can toy with me, but I don't play games. - Benimle oynayabileceğini düşünüyorsun ama ben oyun oynamam.

Oyna
curveball
oyna
toy

Children play with toys. - Çocuklar oyuncakları ile oynarlar.

The children played with toy blocks. - Çocuklar oyuncak bloklarla oynadılar.

oynanmak
(for a dance) to be danced
oynanmak
impersonal passive to play
oynanmak
(for a play) to be performed; (for a film) to be shown
oynanmak
(for a card) to be played
oynanmak
(for a game) to be played
Turkish - Turkish
Oynanmak işi
oynanmak
Herhangi biri oynamak
oynanmak
Oynamak işine konu olmak
oynanma
Favorites