Praise stimulates students to work hard.
- Övgü öğrencileri çok çalışmaya teşvik eder.
Every fox praises its tail.
- Herkes kendi yaptığıyla övünür.
Tom showered Mary with compliments.
- Tom, Mary'ye övgüler yağdırdı.
Tom returned the compliments.
- Tom övgüleri iade etti.
She listened very carefully when I praised her son.
- Oğlunu övdüğümde çok dikkatlice dinledi.
Everybody praised his heroism.
- Herkes onun kahramanlığını övdü.
He spends all his time extolling her virtues.
- O bütün zamanını erdemlerini övmek için harcar.
Glorify the ocean, but stay on the ground.
- Okyanusu öv ama karada kal.
There are economic systems that don't glorify money.
- Parayı övmeyen ekonomik sistemler var.
His first answer was laudable.
- Onun ilk cevabı övgüye değerdi.
The returning soldiers were commended for their bravery in battle.
- Geri dönen askerler savaştaki cesaretleri nedeniyle övüldüler.
Mark is so honest that everybody commends him for it.
- Mark o kadar dürüsttür ki bunun için herkes onu över.