Birçok zorluğun üstesinden gelmek zorundayız.
- We have to overcome many difficulties.
Veri açığının üstesinden gelmek için, basit bir yöntem geliştirdim.
- In order to overcome the data gap, I developed a simple methodology.
Onlar korkularının üstesinden gelebilirler.
- They can overcome their fear.
Yüksek yen değerinin nasıl üstesinden gelineceği büyük bir sorundur.
- How to overcome the high value of the yen is a big problem.
Utangaçlığımı atlatmaya çalıştım, ama boşuna.
- I have tried to overcome my shyness, but to no avail.
thenne he sente for the quene and sone she was come, and she maade grete Joye of the ouercomynge of that bataille.
By and by fumes of brandy began to fill the air, and climb to where I lay, overcoming the mouldy smell of decayed wood and the dampness of the green walls.