outen

listen to the pronunciation of outen
English - Turkish

Definition of outen in English Turkish dictionary

out of
dışında

Onun kulağının dışında büyüyen çirkin tüyleri var. - He has unsightly hairs growing out of his ears.

O, ülke dışında olduğu için sık sık Skype kullandı. - Because she was out of the country, she used Skype frequently.

out of
haricinde
out of
den dolayı
out of
siz

Sanırım sizin bedeniniz bitti. - I think we're out of your size.

Sizi oradan çıkaracağız. - We're going to get you out of there.

out of
den

Bu makine bozuk. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz. - This machine is out of order. Please try again later.

Durum hızla denetimden çıktı. - The situation quickly got out of hand.

out of
den dışarı
out of
yoksun

Tom onu bir adalet duygusundan yoksun olarak yaptı. - Tom did it out of a sense of justice.

out of
dolayı

Karısı zorunluluktan dolayı işe başlamıştır. - His wife has started to work out of necessity.

Umutsuzluktan dolayı o plana vardık fakat kitap iyi sattı. - We arrived at that plan out of pure desperation, but the book sold well.

out of
hakkında

Şimdi birkaç aydır yeni gelişmeler hakkında bilgim yok. - I've been out of touch with things for several months now.

Yataktan çıkmadan önce günün geriye kalanında ne yapacağım hakkında düşünerek biraz zaman harcarım. - Before I get out of bed, I spend a little time thinking about what I'll be doing the rest of the day.

out of
1. -den (Yeri değişen birinin/bir nesnenin çıkış yerini bildirir.): Take your hands out of your pockets! Ellerini ceplerinden çıkar! 2
out of
-dan
out of
dışına

Enflasyon kontrolün dışına çıkıyor. - Inflation is getting out of control.

Tom bu ayın sonunda kasabanın dışına taşınıyor. - Tom is moving out of town at the end of this month.

out of
-den dolayı
out of
-den yapılmış
out of
-den uzak
out of
arasından

Tavan arasından dışarı çıkma. - Don't come out of the attic.

out of
-den çıkma
out of
-sız
English - English
To extinguish, to put out
out of