Tom şapkasını giydi ve dışarı çıktı.
- Tom put his hat on and went outside.
Dışarıda hava çok soğuk, ceketsiz üşüteceksin.
- It is very cold outside. You'll catch a cold without a coat.
Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.
- Outside of him, no one else came to the party.
Yenilikçiler televizyonun dışında düşünüyorlar.
- Innovators think outside the box.
Müşterimiz dışarıdan istenmeyen bakışları önlemek amacıyla iç avlusu olan bir ev inşa etmek istiyor.
- Our client wants to build a house with an internal courtyard in order to avoid unwelcome gazes from the outside.
Onu dışarıdan yapabilirsin.
- You can do it from outside.
Benim dışarıda bu protestocular tarafından dikkatim dağıtıldı.
- I was distracted by those protesters outside.
Sami, polis tarafından bir benzin istasyonunun dışında fark edildi.
- Sami was spotted by police outside a gas station.
Fadıl'ın görevi onu dış dünyadan uzak tuttu.
- Fadil's job kept him removed from the outside world.
Duvar dış tarafta beyaz ve içeride yeşil.
- The wall is white on the outside and green on the inside.
Kalenin dış tarafı beyaza boyandı.
- The outside of the castle was painted white.
Dışarıda hava çok soğuk, ceketsiz üşüteceksin.
- It is very cold outside. You'll catch a cold without a coat.
Bunu dışarı götürelim mi?
- Shall we take this outside?
Dünkü şiddetli kar yağışından dolayı, yer çok kaygandı. Dışarıya adım atar atmaz kaydım ve kıçımın üstüne düştüm.
- Because of yesterday's heavy snow, the ground is very slippery. As soon as I stepped outside, I slipped and fell on my bottom.
Her ikisi de dışarıya bakmak için pencereye gitti.
- Both of them went to the window to look outside.
Dışarıdaki gürültü sinirime dokunduğu için canım çalışmak istemedi.
- I didn't feel like studying because the noise outside was getting on my nerves.
TV izleme yerine dışarıda oynayın.
- Play outside instead of watching TV.
Bir gün ülke dışına uçmak isteyeceğim.
- One day I'll want to fly outside the country.
Onlar evlerimizin dışına bomba yerleştirdiler.
- They planted bombs outside our homes.
Bütün dikkatimi dışarıdaki manzaraya yöneltti.
- He addressed my full attention to the landscape outside.
Dışarıdaki gürültü sinirime dokunduğu için canım çalışmak istemedi.
- I didn't feel like studying because the noise outside was getting on my nerves.
She's going to the Outside for Christmas.
Our CO must have gotten out of bed on the wrong side, for he gave the whole company hell for their poor morale, dirty barracks, etc.
Jane Green lives outside New York City with her husband and children.
I slept outside last night.
Hepaticology, outside the temperate parts of the Northern Hemisphere, still lies deep in the shadow cast by that ultimate closet taxonomist, Franz Stephani—a ghost whose shadow falls over us all.
The first pitch is ... just a bit outside.
Outside of winning the lottery, the only way to succeed is through many years of hard work.
My shirt was on wrong side out.