Yurt dışında seyahat söz konusu değil.
- Traveling abroad is out of the question.
Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
- Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
Sizin fikirleriniz güncelliğini yitirmiş gibi görünüyor
- Your opinion seems to be out of date.
Sizi oradan çıkaracağız.
- We're going to get you out of there.
Tom senin dengin değil.
- Tom is out of your league.
Tom benim dengim değil.
- Tom is out of my league.
Tom onu bir adalet duygusundan yoksun olarak yaptı.
- Tom did it out of a sense of justice.
Yolda bir arabanın olması dolayısıyla garajımdan çıkamadım.
- I couldn't get out of my garage because there was a car in the way.
Tom John'un evliliğinden dolayı Mary ile konuşamadı.
- Tom was unable to talk Mary out of marrying John.
Şimdi birkaç aydır yeni gelişmeler hakkında bilgim yok.
- I've been out of touch with things for several months now.
Yataktan çıkmadan önce günün geriye kalanında ne yapacağım hakkında düşünerek biraz zaman harcarım.
- Before I get out of bed, I spend a little time thinking about what I'll be doing the rest of the day.
Beyaz bir köpek evin dışına fırladığında, o kapıyı henüz açmıştı.
- She had hardly opened the door when a white dog rushed out of the house.
Enflasyon kontrolün dışına çıkıyor.
- Inflation is getting out of control.
Tavan arasından dışarı çıkma.
- Don't come out of the attic.
O, ülke dışında olduğu için sık sık Skype kullandı.
- Because she was out of the country, she used Skype frequently.
Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
- Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
I'm outta here!.
extract, expel, except, expression, etc.
Once out of the farm the approach of poverty would be sure.
The cat is out of the bag.
The audience came out of the theater.
Out of the entire class, only Cynthia completed the work.
I give money to charity out of pity.
He forgot to put the food out of reach of the dog.
This is out of my area of expertise.
This train will be going out of service at the next station.
... And he turned around and walked out of the room without ...
... connectivity out of the country. ...