O, güzelin dışında bir şey.
- That is something other than beautiful.
Üç gündür, bayat bir sandviç, çürük bir elma ve biraz bozuk yoğurt dışında hiçbir şey yemedim.
- I haven't had anything to eat for three days other than a stale sandwich, a rotten apple, and some spoiled yogurt.
Seninki hariç tüm denemeler iyiydi.
- All the essays, other than yours, were good.
Jim'den başka onu gören biri var mı?
- Did anybody other than Jim see her?
Küçük kız, Emily'den başkasına asla gülümsemez.
- The little girl never smiles at anyone other than Emily.
... other than disobedience. Do you have any suggestions as to what people might do? ...
... We do this other than just in English even though everyone ...