Birinin çözümü, ötekinin çözümünü kanıtlayabilir.
- The solution of one may prove to be the solution of the other.
Al birini vur ötekine!
- One's as bad as the other.
Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir.
- Everyone has the right to own property alone as well as in association with others.
Başkalarıyla konuşurken, kollarınız çaprazlama bağlı şekilde onu yapıyorsunuz.
- When you talk to others, you're doing it with your arms crossed.
George'un iki kuzeni var; biri Almanya'da ve diğeri İsviçre'de yaşıyor.
- George has two cousins; one lives in Germany and the other in Switzerland.
Bizim iki kedimiz var, biri beyaz, diğeri siyahtır.
- We have two cats; one is white, and the other is black.
Küçük kız, Emily'den başkasına asla gülümsemez.
- The little girl never smiles at anyone other than Emily.
O, Tom'dan başkası değil.
- It's none other than Tom!
Geçen gün kameramı kaybettim.
- I lost my camera the other day.
O, geçen gün yeni bir ev satın aldı.
- She bought a new house the other day.
Tom'tan başka kimsenin onu yaptığını hiç görmedim.
- I've never seen anyone other than Tom do that.
Bu gün başka sıradan bir gün gibi başladı.
- This day started like any other ordinary day.
Berberler binlerce yıldır yaşıyor ve başkaları bir gün bile hayatta kalamadı.
- The Berbers have lived for thousands of years where others could not survive even one day.
Bundan başka boyutlarda var mı?
- Do you have this in other sizes?
Bundan başka herhangi bir şey yapma.
- Don't do anything other than this.