O, düzenlemede benden daha fazla zaman harcar.
- She spends more time organizing than I.
O, düzenlemede benden daha fazla zaman harcar.
- She spends more time organizing than I.
Zamanını düzenlemek zorundasın.
- You have to organize your time.
Sabahımı düzenlemek için yaklaşık yirmi dakikaya ihtiyacım var.
- I need about twenty minutes to organize my morning.
İşleri sergi organize etmektir.
- Their job is to organize exhibitions.
Dosyalarını organize etmek için hangi metodu kullanıyorsunuz?
- What method do you use to organize your files?
Sanırım bir parti düzenlememin zamanıdır.
- I think it's time for me to organize a party.
Tom Mary'den ona partiyi düzenlemesi için yardım etmesini rica etti.
- Tom asked Mary to help him organize the party.
Managers interact politically in a spontaneous, self-organizing manner.
The festival was not well organised.
- Festival iyi organize edilmemiş.
Our company has a well organized system of 200 sales offices, located all over Japan.
- Şirketimiz, tüm Japonya'da konuşlanan, iyi organize edilmiş 200 satış ofisi ağına sahiptir.
Tom organized his CDs by artist.
- Tom CDlerini bir sanatçıyla organize etti.
... >>Doctorow: Yeah, I mean, it would be-- So Lessig talks about four ways of organizing-- ...
... We need to be able to express--. And property is a bad organizing metaphor for a thing that ...