Piller için ekstra ücret ödemeniz gerekir.
- You need to pay extra for the batteries.
Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
- Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
Faturayı ödemediği için suyu kestiler.
- They shut his water off because he didn't pay the bill.
Bugün senin öğle yemeğin için parayı ben ödeyeceğim.
- I'll pay the money for your lunch today.
Maaş altı kişilik bir aile için yeterli değildir.
- The pay is not adequate for a family of six.
Son zamanlarda, ona maaş çekini zamanında vermiyorlar.
- Recently, they have not been giving her her paycheck on time.
Babamın borcunu ödemekten berat edildim.
- I was absolved from paying my father's debt.
Tom arabasını yanlış yere park ettiği için ceza ödemek zorunda kaldı.
- Tom had to pay a fine because he parked in the wrong place.
Bir otel odasına dünya kadar para vermek istemiyorum.
- I don't want to pay through the nose for a hotel room.
Aşk için ödediğimiz bedel bu.
- It's the price we pay for love.
Birisi bedeli ödemek zorunda.
- Someone has to pay the price.
Faturayı ödemediği için suyu kestiler.
- They shut his water off because he didn't pay the bill.
Onun ödemesi gerektiğini iddia ettim.
- I demanded that he should pay.