Bu sıradan bir yetenek değildir.
- This isn't any ordinary ability.
Benim sıradan insanlara hiç ilgim yok.
- I have no interest in ordinary people.
Tom sokakta olağan dışı bir şey fark etti.
- Tom noticed something out of the ordinary in the alley.
Olağan dışı bir şey yok.
- There's nothing out of the ordinary.
Normal su kullanmak zamanla buhar deliklerini tıkayacak mineral birikmesine sebep olacağı için buharlı ütülerde her zaman damıtılmış su kullan.
- Always use distilled water in steam irons because using ordinary water will cause a mineral build-up over time that will clog the steam holes.
Tom alışılmış şeylerin dışında neredeyse asla bir şey yapmaz.
- Tom almost never does anything out of the ordinary.
Tom alışılmış şeylerin dışında neredeyse asla bir şey yapmaz.
- Tom almost never does anything out of the ordinary.
it hath been usual with the honest and well-meaning host to provide a bill of fare which all persons may peruse at their first entrance into the house; and having thence acquainted themselves with the entertainment which they may expect, may either stay and regale with what is provided for them, or may depart to some other ordinary better accommodated to their taste.