oranları

listen to the pronunciation of oranları
Turkish - English
rates
The plural form of rate
Appraises or assesses; settles the rank; qualifies
Deposit Account Rates - Certificates of Deposit Rates - Mortgage Rates
The amount of money per thousand dollars (or percentage) used to determine the bond premium
The rates that BPA charges for the power it sells at wholesale from Federal hydroelectric projects in the Northwest and for delivering power over its transmission lines Rates are established through a public process (the Wholesale Power and Transmission Rate Proceedings) and approved by the Federal Energy Regulatory Commission By law, BPA rates are designed to pay all costs of producing and transmitting power, interest on capital investment, and amortization Power revenues must also pay a portion of the irrigation cost of Federal projects judged to be beyond the ability of irrigators to pay As a group, also called wholesale rates
Equity Loans 8 75% No Equity Loans 11 75% Refinance Loans 6 875% Questions just call us Toll Free (800)454-4553 or simply Click Apply-Online
Deposit Accounts
a local tax on property (usually used in the plural)
of Ships are the largeness andcapacity of ships of war, and are six: The difference is commonly reckoned by the length and breadth of the gun deck, the number of tuns they contain, and the number of men and guns they carry
The pricing scale that determines the policyholder's premium amount Normally, the rates are applied to the coverage amount to calculate the policyholder's premium
Established charges for the transport of goods
The sales price on goods or services sold to users
The amount charged by the local council or water authority to provide services to a property
Mortgage Links
Taxes, usually on property, levelled by local government
Lock Time APR (%)
oran
ratio

The merger was implemented on a 50-50 ratio. - Birleşme %50-%50 oranla uygulandı.

What's the student/teacher ratio at your school? - Okulundaki öğrenci / öğretmen oranı nedir?

oran
{i} rate

The crime rate is decreasing in Canada. - Kanada'da suç oranı düşüyor.

Falling interest rates have stimulated the automobile market. - Düşen faiz oranları otomobil pazarını canlandırdı.

oran
proportion

The exit flowrate is proportional to the pressure difference around the exit valve. - Çıkıştaki akış hızı, çıkış kapakçığının etrafındaki basınç farkıyla orantılıdır.

The media blew the whole thing out of proportion. - Medya her şeyi orantısız olarak açığa vurdu.

oran
(Biyoloji) quotient
oran
proportion; estimate; ratio, rate
faiz oranları
(Ticaret) interest rates
federal fon oranları
(Ticaret) federal funds rate
indirim oranları
discount rates
oran
(Ticaret) margin
oran
incidence
oran
(Kanun) quorum
oran
(Bilgisayar) zoom
oran
magnification
oran
rating
oran
(Bilgisayar) zoom to
oran
(Tıp) rate ratio
reel faiz oranları
(Ticaret) real interest rates
oran
measure

As a measure to prevent another period of inflation, our government has jacked up interest rates. - Enflasyonun başka dönemini önlemek için bir önlem olarak, bizim hükümet faiz oranlarını yükseltti.

You can use a psychrometer to measure relative humidity. - Nispi nem oranını ölçmek için, bir psikrometre kullanabilirsiniz.

değişme oranları
(Hukuk) conversion rates
efektif vergi oranları
(Ticaret) effective rates of tax
emek/sermaye oranları
(Ticaret) labor capital proportions
emek/sermaye oranları
(Ticaret) labour capital proportions
faaliyet oranları
(Ticaret) operating ratios
gerçek faiz oranları
(Hukuk) real interest rate
gümrük oranları
(Hukuk) duty rates
kısa vadede ortalama faiz oranları
(Hukuk) average short-term interest rates
mesleki ücret oranları
(Ticaret) craft rates
mevduat faiz oranları
(Kanun) interest rates on deposits
navlun oranları
(Ticaret) freight rates
nominal faiz oranları
(Ticaret) nominal interesi rates
oran
relation
oran
rate , ratio
oran
percentage

The percentage of carbohydrates in animal cells is approximately 6 percent. - Hayvan hücrelerindeki karbonhidrat oranı yaklaşık yüzde altıdır.

The animal cell has a greater percentage of proteins than the plant cell. - Hayvan hücresi, bitki hücresinden daha büyük bir protein oranına sahiptir.

oran
proportion; ratio; rate
oran
rate, ratio
reel ticaret oranları
(Ticaret) real terms of trade
tarife oranları kotası
(Ticaret) tariff rate quotas
yıllık büyüme oranları
(Hukuk) annual growth rates
English - English

Definition of oranları in English English dictionary

Oran
A male given name
Oran
given name, male
Oran
Port of Algeria
Oran
City (pop., 1998: 692,516), northwestern Algeria. Situated on the Mediterranean Sea, it is about midway between Tangier, Morocco, and Algiers. With the adjacent Mers el-Kebir, it is the country's second largest port. Founded in the 10th century by Andalusians as a base for trade with the northern African hinterland, it was held by the Spanish until 1708, when it fell to the Ottomans. It was devastated by an earthquake in 1790. In 1792 the Ottomans settled a Jewish community there. In 1831 it was occupied by the French, who established a modern port and naval base. In World War II (1939-45) it came under the control of the Allied Powers. Most of its European inhabitants left after Algerian independence in 1962. It is divided into a waterfront and the old and new city sections built on terraces above it
oran
a port city in northwestern Algeria and the country's 2nd largest city
Turkish - Turkish

Definition of oranları in Turkish Turkish dictionary

ORAN
(Osmanlı Dönemi) Biçim, tenasüb, endam
ORAN
(Osmanlı Dönemi) Tahmin, keşif
ORAN
(Osmanlı Dönemi) Ölçü, mikyas
Oran
nispet

Cürüm nispeti mütemadiyen fazlalaşıyor. - Suç oranı sürekli olarak artıyor.

oran
İki büyüklük, iki nicelik arasındaki bağıntı
oran
iki şey arasındaki karşılıklı uygunluk
oran
İki şeyin birbirini tutması, karşılıklı uygunluk, tenasüp
oran
iki büyüklük arasındaki bağınt
oran
Akıl yoluyla gerçeğe yakın olduğuna inanılarak verilen yargı, tahmin. İki büyüklük, iki nicelik arasındaki bağıntı
oran
Albert Camus'nün yapıtlarında bolca söz ettiği, Cezayir'deki kent
oran
Akıl yoluyla gerçeğe yakın olduğuna inanılarak verilen yargı, tahmin
oran
Büyüklük, nicelik, derece bakımından iki şey arasında veya parça ile bütün arasında bulunan bağıntı, nispet: "Dini, dili ne olursa olsun her insan doğup büyüdüğü, ekmeğini kazandığı toprak üstünde korkusuz, güven altında yaşadığı oranda kendini mutlu duyuyordu."- N. Cumalı. İki şeyin birbirini tutması, karşılıklı uygunluk, tenasüp
oran
Büyüklük, nicelik, derece bakımından iki şey arasında veya parça ile bütün arasında bulunan bağıntı, nispet
oranları
Favorites