Öteki takım bizi hafife aldı.
- The other team took us lightly.
Al birini vur ötekine!
- One's as bad as the other.
Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir.
- Everyone has the right to own property alone as well as in association with others.
Başkalarını rahatsız ettiklerini öğrendiklerinde yüksek sesle konuşuyorlardı..
- They are talking loudly when they know they are disturbing others.
Kauçuk botları giyin, aksi halde ayağınızı ıslatırsınız!
- Put the rubber boots on, or else you will get your feet wet!
Bana paranı ver yoksa seni döverim.
- Give me your money or else I'll beat you up.
Bana dürüst olsan iyi olur, yoksa anneme söyleyeceğim.
- You better be honest with me, or else I'll tell our mother.
Mektup bir hafta civarında varacak.
- The letter will arrive in a week or so.
Orada yirmi civarında insan vardı.
- There were twenty or so people there.
Bir sonraki randevumdan önce hâlâ yaklaşık bir saatim var.
- I still have an hour or so before my next appointment.
O kırk ya da yaklaşık olmalı.
- She must be forty or so.
Bir haftaya kadar iyileşeceksin.
- You will get well in a week or so.
Bire karşı on bir saate kadar hava açılacak.
- Ten to one it'll clear up in an hour or so.
George'un iki kuzeni var; biri Almanya'da ve diğeri İsviçre'de yaşıyor.
- George has two cousins; one lives in Germany and the other in Switzerland.
Bir el diğerini yıkar.
- One hand washes the other.
Tom'dan başkasının bunu almayı istemesi pek olası değil.
- It's unlikely that anyone other than Tom would be interested in buying this.
Başkasının senin yerine düşünmesini bekleme!
- Don't expect others to think for you!
Bir pizza falan sipariş edebiliriz.
- We could order a pizza or something.
Öğle yemeğin için bir sandviç falan hazırlayacağım.
- I'll fix a sandwich or something for your lunch.
Geçen gün bahsettiğim araba bu.
- This is the car I spoke of the other day.
O, geçen gün yeni bir ev satın aldı.
- She bought a new house the other day.
Tom'tan başka kimsenin onu yaptığını hiç görmedim.
- I've never seen anyone other than Tom do that.
Bu gün başka sıradan bir gün gibi başladı.
- This day started like any other ordinary day.
Berberler binlerce yıldır yaşıyor ve başkaları bir gün bile hayatta kalamadı.
- The Berbers have lived for thousands of years where others could not survive even one day.
Bundan başka herhangi bir şey yapma.
- Don't do anything other than this.
Bundan başka boyutlarda var mı?
- Do you have this in other sizes?
The sporophyte foot is also characteristic: it is very broad and more or less lenticular or disciform, as broad or broader than the calyptra stalk , and is sessile on the calyptra base.
Sey ye never so, seyde Sir Bors, for many tymys or this she hath bene wroth with you, and aftir that she was the firste that repented hit..
And if that I had nat had my prevy thoughtis to returne to youre love agayne as I do, I had sene as grete mysteryes as ever saw my sonne Sir Galahad other Percivale, other Sir Bors.
Tom celebrated his fortieth birthday the other day, without fanfare or trumpets.
- Tom celebrated his fortieth the other day, without fanfare or trumpets.
Tom celebrated his fortieth the other day, without fanfare or trumpets.
- Tom celebrated his fortieth birthday the other day, without fanfare or trumpets.
It was about half full or so.