Ölüm yaşamın zıttı değildir: biz ölümümüzü ölürken geçirmezken hayatımızı yaşarken geçiririz.
- Dying is not the opposite of living: we spend our life living while we don't spend our death dying.
Onlar zıt yönlere gittiler.
- They went in opposite directions.
Uyanmak yatmaya gitmenin tam tersidir.
- Waking up is the opposite of going to sleep.
Tersini demek istedim.
- I meant the opposite.
Aksi yöne gitmen gerekir.
- You should go in the opposite direction.
Sevinmek, üzülmenin karşıtıdır.
- Delight is the opposite of sorrow.
İkiz olmalarına karşın onların karşıt kişilikleri vardı.
- Although they were twins, they were of opposite personalities.
Onun evi otobüs durağının tam karşısında.
- Her house is just opposite the bus stop.
Onların evi otobüs durağının tam karşısında.
- Their house is just opposite the bus stop.
Sami karşı yönden geliyordu.
- Sami was coming in the opposite direction.
Benim görüşüm karşı yönde.
- My opinion is the opposite.
Bizim evin karşısındaki evde yaşarlar.
- They live in the house opposite to ours.
Bizim evin karşısındaki evde yaşarlar.
- They live in the house opposite to ours.
Onların evi otobüs durağının tam karşısında.
- Their house is just opposite the bus stop.
Karşıda altı katlı bir bina var.
- Opposite there is a six-story building.
Yahudilik gerçekten Hıristiyanlığın zıttı değil.
- Judaism isn't really the opposite of Christianity.
Wrong'un zıt kelimesi right'tır.
- The opposite of wrong is right.
He has a lot of success with the opposite sex.
I was on my seat and she stood opposite.
She saw him walking on the opposite side of the road.
Up is the opposite of down.
He lives opposite the pub.
He played opposite Marilyn Monroe.
They were moving in opposite directions.
... have like the opposite effect. ...
... And then Newton had a third law of motion. For every action, there's an equal and opposite ...