I went with the women so that I could guide them around Nagasaki.
- Nagasaki çevresinde onlara rehberlik edebilmem için kadınla birlikte gittim.
There may be thieves, fakers, perverts or killers in social networks. For your security, you shouldn't believe them.
- Sosyal ağlarda hırsızlar, sahteciler, sapıklar veya katiller olabilir. Güvenliğiniz için, onlara inanmamalısınız.
I've left out the nuts in this recipe because Delia's allergic to them.
- Delia'nın onlara allerjisi olduğu için bu yemek tarifinden fındıkları çıkarttım.
Go say goodbye to them before they leave.
- Onlar gitmeden önce onlara hoşça kal demeye git.
This book belongs to them. It's theirs.
- Bu kitap onlara ait.Bu onlarınki.
A policeman asked the girls if the car was theirs.
- Bir polis, kızlara arabanın onlara ait olup olmadığını sordu.
O foolish Galatians, who hath bewitched you, that ye should not obey the truth, before whose eyes Jesus Christ hath been evidently set forth, crucified among you? -- Galatians 3:1.
O foolish Galatians, who hath bewitched you, that ye should not obey the truth, before whose eyes Jesus Christ hath been evidently set forth, crucified among you? -- Galatians 3:1 (King James version).