I went with the women so that I could guide them around Nagasaki.
- Nagasaki çevresinde onlara rehberlik edebilmem için kadınla birlikte gittim.
There may be thieves, fakers, perverts or killers in social networks. For your security, you shouldn't believe them.
- Sosyal ağlarda hırsızlar, sahteciler, sapıklar veya katiller olabilir. Güvenliğiniz için, onlara inanmamalısınız.
Tom recommended the novel to them.
- Tom romanı onlara önerdi.
He hasn't written to them in a long time.
- O, uzun süredir onlara yazmadı.
A policeman asked the girls if the car was theirs.
- Bir polis, kızlara arabanın onlara ait olup olmadığını sordu.
This book belongs to them. It's theirs.
- Bu kitap onlara ait.Bu onlarınki.
O foolish Galatians, who hath bewitched you, that ye should not obey the truth, before whose eyes Jesus Christ hath been evidently set forth, crucified among you? -- Galatians 3:1.
O foolish Galatians, who hath bewitched you, that ye should not obey the truth, before whose eyes Jesus Christ hath been evidently set forth, crucified among you? -- Galatians 3:1 (King James version).