one who tends; one who takes care of any person or thing; a nurse

listen to the pronunciation of one who tends; one who takes care of any person or thing; a nurse
English - Turkish

Definition of one who tends; one who takes care of any person or thing; a nurse in English Turkish dictionary

tender
(Nükleer Bilimler) ihale
tender
{s} gevrek

Biftek sulu ve gevrek. - The roast beef is juicy and tender.

tender
{s} yumuşak

Hindi yumuşak ve sulu. - The turkey was tender and juicy.

Bu sığır çok yumuşak. O sadece ağzınızda erir. - That beef is very tender. It just melts in your mouth.

tender
{f} sunmak
tender
kolaylıkla incinen
tender
(Ticaret) icap
tender
teklifte bulunmak
tender
teklif

Şirketinizin teklifi kazandığını duydunuz mu? - Have you already heard that your firm has won the tender?

tender
duyarlı

Dünyanın daha fazla duyarlılığa ihtiyacı var. - The world needs more tenderness.

tender
kömür vagonu
tender
müşfik
tender
teklif ver(mek)
tender
(isim) teklif, öneri, teklif mektubu, keşif bedeli, tediye mektubu, bakıcı, bakan kimse, tender, yolcuları gemiden kıyıya taşıyan kayık
tender
{i} yolcuları gemiden kıyıya taşıyan kayık
tender
kolay incinir
tender
{s} kolaylıkla incinen, hassas, duyarlı: The skin around the wound is very tender. Yarayı çevreleyen cilt çok hassas
tender
(Avrupa Birliği) İhale, teklif
tender
{i} bakıcı
English - English
tender
one who tends; one who takes care of any person or thing; a nurse
Favorites