one who survives or outlives another person, or any time, event, or thing

listen to the pronunciation of one who survives or outlives another person, or any time, event, or thing
English - Turkish

Definition of one who survives or outlives another person, or any time, event, or thing in English Turkish dictionary

survivor
hayatta kalan

Hiç hayatta kalan var mıydı? - Were there any survivors?

Mary, uçak kazasından sonra tek hayatta kalandır. - Mary is the only survivor of the plane crash.

survivor
{i} sağ kalan

Başka sağ kalan yoktu. - There were no other survivors.

Onlar sağ kalanları buldu. - They've found survivors.

survivor
survivorshipsağ kalma
survivor
ölümden dönen kimse
survivor
başkasının ölümünden sonra sağ kalan kimse
survivor
felaketzede

Birçok felaketzede çöken binanın enkazından kurtarıldı. - Many survivors were rescued from the rubble of the collapsed building.

Sami kurban değil. O bir felaketzede. - Sami is not a victim. He's a survivor.

survivor
{i} k.dili. zor durumları göğüsleyip atlatabilen kimse
survivor
en son olarak hayatta kalan kimse veya şey
survivor
bir kazadan sağ olarak kurtulan kimse
survivor
ölenlerin mal hissesini alma hakkı
survivor
{i} kazazede

Gece boyu süren sağanak yağış, mahsur kalan feribottaki kazazedeleri kurtarma çalışmalarına sekte vurdu. - Heavy rain throughout the night has hampered efforts to rescue survivors from the stricken ferry.

survivor
{i} geride kalan
survivor
{i} kurtulan

Tom'un büyükbabası bir toplama kampı kurtulanıydı. - Tom's grandfather was a concentration camp survivor.

Dün geceki uçak kazasından sağ kurtulan yok. - There are no survivors from last night's plane crash.

survivor
{i} ayakta kalan şey
survivor
{i} varis
survivor
{i} sağ kalan kimse
English - English
survivor
one who survives or outlives another person, or any time, event, or thing

    Hyphenation

    one who survives or outlives an·oth·er person, or a·ny time, event, or thing

    Pronunciation

Favorites