Tom'un bir ajan olduğundan kuşkulanıyorum.
- I suspect Tom is a spy.
Ana dilini konuşan biri olarak geçmeye çalışan bir ajan olsan ve o şekilde konuşsan, büyük olasılıkla yakalanırsın.
- If you were a spy trying to pass as a native speaker and said it that way, you'd likely get caught.
Casusluk yapmakla ilgili resmen suçlanmadı.
- He was never officially charged with spying.
Gangasterlerle ilgili casusluk yapmak tehlikeli bir girişimdi.
- Spying on gangsters was a dangerous venture.
Gerçekten Tom'u gözetlememi istiyor musun?
- Do you really want me to spy on Tom?
Senin için Tom'u gözetlememi ister misin?
- Do you want me to spy on Tom for you?
Burada bizim hakkımızda casusluk yapmak için gönderildin!
- You were sent here to spy on us!
Sen harika bir casusluk yapardın.
- You would make an excellent spy.
O bizi gözetlemek için burada.
- She's here to spy on us.
Hükümet bizi gözetlemek istiyor.
- The government wants to spy on us.