one who delineates or depicts; a draughtsman; as, a good drawer

listen to the pronunciation of one who delineates or depicts; a draughtsman; as, a good drawer
English - Turkish

Definition of one who delineates or depicts; a draughtsman; as, a good drawer in English Turkish dictionary

drawer
çekmece

O, çekmeceyi açarken dikkatliydi. - She was careful opening the drawer.

Tom'un USB kabloları ile dolu bir çekmecesi var. - Tom has a drawer full of USB cables.

drawer
{i} çekmece (masa)
drawer
(Kanun,Ticaret) keşide eden
drawer
(Ticaret) alacaklı
drawer
çekmece masa
drawer
göz

Tom çekmeceleri gözden geçirdi. - Tom looked through the drawers.

drawer
chest of drawers çekme gözlü konsol
drawer
çeken kimse/çekmece
drawer
{i} işlemci
drawer
{i} çekmeceli dolap
drawer
şifoniyer

Mary elbiselerini düzgünce katladı ve onları şifoniyer çekmecelerine yerleştirdi. - Mary neatly folded her clothes and placed them in her dresser drawers.

drawer
{i} keşideci
drawer
çekme işini gören araç veya kimse
drawer
{i} çeken kimse
English - English
drawer
one who delineates or depicts; a draughtsman; as, a good drawer
Favorites