English - Turkish
Definition of one who collects things which are separate; esp in English Turkish dictionary
- collector
- koleksiyoncu/tahsildar
- collector
- {i} tahsildar
Tom bir borç tahsildarıdır.
-Tom is a debt collector.
- collector
- kollektör
- collector
- toplayan
- collector
- (Havacılık) kollektor
- collector
- kolleksiyoncu
Tom hırslı bir sanat kolleksiyoncusu.
-Tom is an avid art collector.
- collector
- veri kayıt ünitesi
- collector
- vergi toplayan kişi
- collector
- toplayıcı
Çöp toplayıcı, haftada üç kez gelir.
-The garbage collector comes three times a week.
Fatura toplayıcılarını önlemeye çalışıyoruz.
-We're trying to avoid the bill collectors.
- collector
- {i} alımcı, tahsildar
- collector
- {i} kolektör
- collector
- transistörde cereyanın çıkış noktası
- collector
- (Sosyoloji, Toplumbilim) koleksiyoncu (benjamin)
- collector
- {i} toplayan kimse
- collector
- {i} koleksiyoncu
İki pul koleksiyoncusu bir takas düzenledi.
-The two stamp collectors arranged a trade.
O, hevesli bir sanat koleksiyoncusu.
-She's an avid art collector.
- collector
- elektrikli trende cereyanlı tele dayanan boynuz
- collector
- {i} yardım toplayan kimse
Related Terms
English - English
Definition of one who collects things which are separate; esp in English English dictionary
- collector
one who collects things which are separate; esp
Pronunciation
Resimler
Favorites