Balıkçı yakaladığı balığın büyüklüğünü abarttı.
- The fisherman exaggerated the size of the fish he had caught.
Tom böyle kötü bir havada balık tutmaya gitmemesi için balıkçıyı umutsuzca uyardı.
- Tom desperately warned the fisherman not to go fishing on such a bad weather.
Hangi balıkçı ya da avcı onun mutlu deneyimleri hakkında konuşmayı sevmez?
- What fisherman or hunter doesn't like to talk about his happy experiences?
Balıkçı kendini yüzen bir tahta vasıtasıyla kurtardı.
- The fisherman saved himself by means of a floating board.