Sen seçilmiş birisin.
- You are the chosen one.
Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
- Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
Siz ya da ben seçileceğim.
- You or I will be chosen.
Seçtiğim şeyin beni ilgilendirmediğini anladım.
- I realized that what I had chosen didn't really interest me.
O, seçilenler arasındaydı.
- He was among those chosen.
Seçilmek istemiyorum.
- I don't want to be chosen.