one who, or that which, supports; as, oxygen is a supporter of life

listen to the pronunciation of one who, or that which, supports; as, oxygen is a supporter of life
English - Turkish

Definition of one who, or that which, supports; as, oxygen is a supporter of life in English Turkish dictionary

supporter
taraftar

Taraftarları korkuyorlardı. - His supporters were afraid.

Başkan tarafından yapılan konuşma taraftarlarını mutlu etti. - The speech made by the president yesterday delighted his supporters.

supporter
{i} destekçi

Cesar Chavez çiftlik sahipleri ve onların destekçileri bazen şiddet kullansalar bile greve katılanların sessiz kalmalarını istedi. - Cesar Chavez asked that strikers remain non-violent even though farm owners and their supporters sometimes used violence.

Sadece Esperantist'ler değil fakat aynı zamanda Esperanto destekçileri de kongreye katılabilirler. - Not only Esperantists, but also supporters of Esperanto may participate in the Congress.

supporter
savunucu
supporter
lehtar
supporter
süspansüvar
supporter
{i} bileklik
supporter
{i} destek olan kimse
supporter
{i} destek

Sadece Esperantist'ler değil fakat aynı zamanda Esperanto destekçileri de kongreye katılabilirler. - Not only Esperantists, but also supporters of Esperanto may participate in the Congress.

Cesar Chavez çiftlik sahipleri ve onların destekçileri bazen şiddet kullansalar bile greve katılanların sessiz kalmalarını istedi. - Cesar Chavez asked that strikers remain non-violent even though farm owners and their supporters sometimes used violence.

supporter
{i} lehdar
supporter
{i} sponsor
supporter
{i} haya bağı
supporter
{i} suspansuvar
supporter
{i} korse
supporter
{i} arka

Senin babanın arkadaşları onun tek destekçileri değil. - Your father's friends aren't his only supporters.

Arkasında zengin bir destekleyicisi var. - He has a wealthy supporter behind him.

supporter
{i} arka çıkan kimse
supporter
{i} (birini/bir şeyi) destekleyen kimse, destekçi; taraftar
supporter
{i} yardımcı
English - English
supporter