Varlıklı bir bayan olarak Leyla'nın yaşamı bir seraptı.
- Layla's life as a wealthy lady was a mirage.
Leyla hayatını kurtarmak için harekete geçmek zorunda kaldı.
- Layla had to act to save her life.
Tom nükleer enerjiye karşı hareket için hayatını adadı.
- Tom has devoted his life to the movement against nuclear energy.
Kendi yaşamını riske atarak çocuğu kurtardı.
- He saved the boy at the risk of his own life.
Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.
- While there is life, there is hope.
Hayatımda en önemli kişi sizsiniz.
- You are the most important person in my life.
Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.
- One's lifestyle is largely determined by money.
Sağlık ve canlılık uzun hayat için gereklidir.
- Health and vitality are important for long life.
Bazı insanlar ölümden sonra ebedi hayata inanıyorlar.
- Some people believe in eternal life after death.
Bu Amerikan yaşam tarzıdır.
- This is the American way of life.
Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.
- One's lifestyle is largely determined by money.
Scoring 1000 points is rewarded with an extra life.