Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

one's due, something one is owed; a debt or fee

listen to the pronunciation of one's due, something one is owed; a debt or fee
English - Turkish

Definition of one's due, something one is owed; a debt or fee in English Turkish dictionary

duty
{i} görev

Görevli memur arkasından yaşlı bir adamın geldiğini hissetti. - The police officer on duty sensed an elderly man coming up behind him.

Her insanın yapacak bir görevi vardır. - Each person has a duty to do.

duty
vazife

Kanunlara uymak herkesin vazifesi. - To obey the laws is everyone's duty.

Ben sadece vazifemi yapıyorum. - I'm only doing my duty.

duty
(Askeri) GÖREV: Askeri personelin atanmış oldukları belirli iş veya işyeri
duty
kapasite
duty
(Fotoğrafçılık) fotoğraf
duty

Senin görevin ülkeni bir yabancı işgalinden kurtarmak. - Your duty is to save your country from a foreign invasion.

İşi bitirmek sizin göreviniz. - It's your duty to finish the job.

duty
sorumluluk
duty
{i} yükümlülük
duty
{i} gümrük vergisi

Bu mallar gümrük vergisinden muaftır. - These articles are all exempt from duty.

Bu mallar için gümrük vergisi yok. - These goods are free of duty.

duty
kudret
duty
{i} gümrük resmi, gümrük vergisi
duty
{i} gümrük

Gümrüksüz mağazalardan herhangi bir şey almadım. - I didn't buy anything at the duty-free shops.

Bu bir gümrüksüz-mallar mağazası mı? - Is this a duty-free shop?

duty
{i} ödev

Ödevsiz hak, imtiyazdır. - A right without a duty is a privilege.

duty
(Askeri) en erken varış tarihi; tümen üstü kademe (Kara Kuvvetleri); uzatılmış aktif görev
duty
{i} vergi

Bu mallar için gümrük vergisi yok. - These goods are free of duty.

Vergi ödemenin bizim görevimiz olduğunu düşünüyorum. - We think that it's our duty to pay taxes.

duty
(isim) ödev, gümrük, hizmet, yükümlülük, görev, vergi, gümrük vergisi
duty
boyun eğme
English - English
duty

Take that which is thy duty, and goo thy waye.

one's due, something one is owed; a debt or fee
Favorites