Tokyo'da her çeşit millet yaşar.
- All sorts of people live in Tokyo.
Almanlar tutumlu bir millettir.
- Germans are a frugal people.
Amerikalılar demokratik bir ulustur.
- The Americans are a democratic people.
Bu onların diğer uluslarla ortak neye sahip olduklarıdır.
- This is what they have in common with other peoples.
Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
- After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
Seyahat, insanları bilgili yapar.
- Traveling makes people knowledgeable.
Dünyanın her yerinde çok sayıda insanlar barış istiyorlar.
- A lot of people want peace all over the world.
Dünyada birçok insan açtır.
- Many people in the world are hungry.
Kalabalık bir insan grubu toplandı.
- A large crowd of people gathered.
Sözcünün etrafında büyük bir kalabalık toplandı.
- A crowd of people gathered around the speaker.
Tom ünlü kişilerin taklitlerini yapar.
- Tom does impersonations of famous people.
Romatoid artrit belirtileri olan kişiler, ne yedikleri konusunda çok dikkatli olmalılar.
- People with rheumatoid arthritis symptoms should be careful about what they eat.
Hiç kimse tam olarak kaç kişinin kendilerini hippi kabul ettiklerini bilmez.
- No one knows exactly how many people considered themselves hippies.
Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız.
- We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain.
Yalnızca birkaç kişi vaktinde geldi.
- Only a few people showed up on time.
Konserde çok fazla kişi vardı.
- There were too many people at the concert.
Can I have one of my people get back to your people, Mr. President? She tried to slam the phone back into the base and failed.