İki kere ölç, bir kere kes.
- Measure twice, cut once!
Tom, Mary'yi bacağından iki kere vurdu.
- Tom shot Mary twice in the leg.
Benim iki katım kadar yaşlıdır.
- He is twice as old as I.
Senin odan benimkinin boyutunun iki katı kadar.
- Your room is twice the size of mine.
Komite ayda iki kez toplanır.
- The committee meets twice a month.
Dişlerini günde en az iki kez fırçala.
- Brush your teeth twice a day at least.
İki defa aynı hatayı yaptı.
- He has made the same mistake twice.
Bir şeyi yapmak için Tom'a iki defa söylemek zorunda değilsin.
- You don't have to tell Tom twice to do something.