onaylamayan

listen to the pronunciation of onaylamayan
Turkish - English
frowning
Present participle of frown
{s} showing displeasure or anger; scowling, glowering
showing displeasure or anger
onayla
approve of

I don't approve of his decision. - Onun kararını onaylamıyorum.

Tom doesn't approve of the way Mary's been behaving. - Tom Mary'nin davranış şeklini onaylamıyor.

onayla
{f} approve

My mother finally approved of our plan. - Annem sonunda planımızı onayladı.

Father will never approve of my marriage. - Babam, evliliğimi asla onaylamayacak.

onayla
acknowledged
onayla
(Bilgisayar) confirm

I will confirm my plane reservation. - Uçak rezervasyonumu onaylayacağım.

I'd like to confirm my reservation for the 30th. - 30'u için rezervasyonumu onaylamak istiyorum.

onayla
(Bilgisayar) verify
onayla
(Bilgisayar) check

Please endorse this check. - Lütfen bu çeki onayla.

onayla
{f} attesting
onayla
{f} approved

My mother finally approved of our plan. - Annem sonunda planımızı onayladı.

Spain approved the treaty. - İspanya antlaşmayı onayladı.

onayla
{f} validating

Validating an angry client's feelings is an effective way of defusing the situation. - Kızgın bir müşterinin duygularını onaylama durumun yatıştırılmasında etkili bir yoldur.

onayla
{f} validated
onayla
approbate
onayla
{f} confirmed

The spokesman confirmed that the report was true. - Sözcü raporun doğru olduğunu onayladı.

Tom's doubts have been confirmed. - Tom'un şüpheleri onaylandı.

onayla
avouch
onayla
validate
onayla
{f} certified
onayla
certify
onayla
{f} acknowledge

Tom seems to be unwilling to acknowledge that Mary is a better swimmer than he is. - Tom Mary'nin ondan daha iyi bir yüzücü olduğunu onaylamak için isteksiz görünüyor.

onayla
corroborate

Tom corroborated Mary's story. - Tom Mary'nin hikayesini onayladı.

onayla
okay
onayla
probate
onayla
confirming
onaylamayan
Favorites