I've got nothing to say to him.
- Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.
She bought him a sweater.
- O, ona bir süveter aldı.
The bank loaned her 500 dollars.
- Banka ona 500 dolar ödünç verdi.
The bank lent her 500 dollars.
- Banka ona 500 dolar ödünç verdi.
We had no choice but to leave the matter to him.
- Meseleyi ona bırakmaktan başka çaremiz yoktu.
You may as well say it to him in advance.
- Siz de ona önceden söyleyebilirsiniz.