on the top of the world

listen to the pronunciation of on the top of the world
English - Turkish
ala
on top of
-e ek olarak, -in yanı sıra, ile beraber: He's doing this on top of his regular job. Bunu asıl işinden ayrı olarak yapıyor. He asked for a
on top of
ayrıca
on the top
üstte
on the top
üstünde

Sanırım horozların başının üstündeki ibik çekici. - I think the crest on the top of the head of roosters is attractive.

Kahvemi üstünde bol köpüklü severim. - I like my coffee with lots of foam on the top.

on the top
tepesinde

Dağın tepesinde bir kale vardı. - There used to be a castle on the top of the mountain.

Orada yüksek bir dağın tepesinde kendilerine ait küçük bir kasaba inşa ettiler ve huzur içinde yaşadılar. - There on the top of a high mountain they built a small town of their own and lived in peace.

on top of
üstüne

Kayakları arabanın üstüne koydu. - He put the skis on top of the car.

Tom cüzdanını konsolun üstüne koydu. - Tom put his wallet on top of the dresser.

on top of
-e ilaveten
on top of
-in yanı sıra
on top of
üstünde

Parmaklığın üstünde iki çocuk oturuyor. - Two children are sitting on top of the fence.

Deprem vurduğunda masanın üstündeki her şey tıkırdamaya başladı. - Everything on top of the table started rattling when the earthquake hit.

on top of
ile beraber
on top of
-e ek olarak
on top of
tepesinde

Dağın tepesindeki hava çok inceydi. - The air on top of the mountain was very thin.

Tom bir terfi aldıktan sonra kendini dünyanın tepesindeymiş gibi hissediyordu. - Tom was feeling on top of the world after getting a promotion.

on top of
üstelik
on top of
in tepesinde
on top of
-e ek olarak, -in yani sıra, ile beraber: "He's doing this on top of his regular job. - Bunu asıl işinden ayrı olarak yapıyor.", "She asked for a promotion, and on top of that she wanted a raise. - Terfiini istedi; bir de üstüne üstlük bir maaş artışı talep etti."
on top of
-in tepesinde
English - English

Definition of on the top of the world in English English dictionary

on top of
Fully informed about, and in control of something; up to speed with

I have sorted out the problems and am now on top of the situation.

on top of
In addition to something else

. . and on top of all that, I got a puncture!.

on top of
Atop
on top of
over all of, over the surface of; in addition to
on the top of the world

    Turkish pronunciation

    ôn dhi tôp ıv dhi wırld

    Pronunciation

    /ˈôn ᴛʜē ˈtôp əv ᴛʜē ˈwərld/ /ˈɔːn ðiː ˈtɔːp əv ðiː ˈwɜrld/
Favorites