on that

listen to the pronunciation of on that
English - Turkish
bu konuda
on me
yanımda

Yanımda hiç param yok. - I don't have any money on me.

Yanımdaki bütün parayı Tom'a verdim. - I gave Tom all the money I had on me.

on it
üzerinde

Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular. - After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.

Masada üzerinde üç kızarmış yumurta bulunan bir tabak vardı. - On the table, there was a plate with three fried eggs on it.

on me
ısmarlamak

beers on me - biralar benden.

on me
üzerime
on us
bize
thereon
bu nedenle/onun üzerine
thereon
onun üzerine
thereon
bunun üzerine
on that

    Turkish pronunciation

    ôn dhıt

    Pronunciation

    /ˈôn ᴛʜət/ /ˈɔːn ðət/

    Etymology

    [ 'on, 'än ] (preposition.) before 12th century. Middle English an, on, preposition & adverb, from Old English; akin to Old High German ana on, Greek ana up, on.
Favorites