on all sides; around

listen to the pronunciation of on all sides; around
English - Turkish

Definition of on all sides; around in English Turkish dictionary

about
takriben

Bu takriben doğru görünüyor. - That seems about right.

Takriben senin yaşındayız. - We are about your age.

about
hemen hemen

Tom hemen hemen senin kadar uzun. - Tom is just about as tall as you are.

Kız kardeşimle hemen hemen aynı yaşta gösterdiğimi söylerler. - People say I look about the same age as my sister.

about
hakkında

Beynin fonksiyonu hakkında çalışıyorlar. - They study about the function of the brain.

Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır. - Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.

about
aşağı yukarı

Tom aşağı yukarı benimle aynı yaşta. - Tom is about the same age as me.

Aşağı yukarı katlanabileceğimin hepsi bu kadar. - This is about all I can put up with.

about
{e} konusunda

Sorun konusunda sessiz kaldı. - She kept silent about the problem.

Öyle şeyler konusunda bilgim yok. - I don't know about things like that.

about
{e} etrafında

Tüm bahçenin etrafında yüksek bir duvar duruyor. - A high wall stands all about the garden.

Güneşin Samanyolu etrafında tam bir tur atması yaklaşık 230 milyon yıl alır. - It takes the Sun about 230 million years to make one complete orbit around the Milky Way.

about
üzerine

Bir parça kağıdın üzerine, yanınızda oturan kişi hakkında hoşlandığınız bir şey yazın lütfen. - Please write, on a piece of paper, something you like about the person sitting next to you.

Tom, Vikingler'in dünya tarihine etkileri üzerine beş dakikalık bir sunum yaptı. - Tom gave a five-minute presentation about the influence of the Vikings on world history.

about
buralarda

Kitabım buralarda bir yerde ama üstüne varamıyorum. - My book is floating about here somewhere but I just can't find it.

Buralarda manzara çok güzeldir. - The scenery about here is very beautiful.

about
şuraya buraya
about
tahminen
about
emir Geriye don I about to come gelmek üzere beat about the bush bin dereden su getirmek
about
ötesinde berisinde
about
çevresine
about
etrafına

Tom ayağa kalktı ve etrafına baktı. - Tom stood up and looked about.

O, evin etrafına bakındı. - He looked about the house.

about
ile meşgul
about
her yerinde
about
havalisinde
about
için About facel
about
edat dair
English - English
about
round
on all sides; around
Favorites