Tom carried Mary on his shoulders.
- Tom Mary'yi omuzlarında taşıdı.
He has broad shoulders.
- Onun geniş omuzları vardı.
The girl, who had her head on the boy's shoulder, looked around in surprise.
- Kafasını erkeğin omuzuna koymuş olan kız şaşkın şaşkın etrafına bakındı.
The burden is light on the shoulder.
- Sorumluluk omuzda hafiftir.