oluşturulma

listen to the pronunciation of oluşturulma
Turkish - English
(Bilgisayar) created
{a} formed out of nothing, made, set up
The date the order was placed into the E*TRADE OptionsLink system This date is always the same as, or earlier than, the Executed date (if the trade has executed)
DATE NOT NULL Timestamp for the creation of the object
Date and time the article was created
DATE NOT NULL Creation time of the database link
Friday, December 04, 1998
(As defined by the Copyright Statute) A work is "created" when it is fixed in a copy or phonorecord for the first time; where a work is prepared over a period of time, the portion of it that has been fixed at any particular time constitutes the work as of that time, and where the work has been prepared in different versions, each version constitutes a separate work 17 U S C § 101
past of create
VARCHAR2(0) Timestamp for the grant
oluş
presence
oluş
(Dilbilim) process
oluş
existence

In 1989, the extremely famous Eiffel Tower celebrated its one hundred years of existence. - 1989 yılında, son derece ünlü Eyfel Kulesi var oluşunun yüz yılını kutladı.

Malaysia came into existence in 1957. - Malezya 1957'de oluştu.

oluş
consist of

Taxes consist of direct taxes and indirect ones. - Vergiler doğrudan vergiler ve dolaylı olanlardan oluşmaktadır.

A compound word consist of two smaller words. - Bir bileşik kelime iki küçük kelimeden oluşur.

oluş
compose of
oluş
being

Liberty consists of being able to make everything as harmless as possible. - Özgürlük her şeyi mümkün olduğu kadar zararsız yapabilmekten oluşur.

Do you know who brought that team into being? - O takımı kimin oluşturduğunu biliyor musun?

oluş
comprise of
oluş
consist

The Beatles consisted of four musicians. - The Beatles, dört müzisyenden oluşmuştur.

Indonesia consists of many islands and two peninsulas. - Endonezya çok fazla adadan ve iki yarımadadan oluşur.

oluş
{f} comprised

The United Kingdom is comprised of England, Scotland, Wales, and Northern Ireland. - Birleşik Krallık; İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda'dan oluşur.

My house is comprised of these four rooms. - Benim evim bu dört odadan oluşur.

oluş
procession
oluş
composed

A water molecule is composed by three atoms: two hydrogen and one oxygen. - Bir su molekülü üç atomdan oluşur: iki hidrojen ve bir oksijen.

All life is based on chemistry and all living things are composed of chemical compounds. - Tüm yaşam kimyaya dayalıdır ve yaşayan her şey kimyasal bileşiklerden oluşur.

oluşturulmak
be effectuated
oluş
existence, being; genesis, formation
oluş
occurrence
oluş
way of coming into being; becoming, coming into being, genesis, formation
oluş
consisted

The Beatles consisted of four musicians. - The Beatles, dört müzisyenden oluşmuştur.

The audience consisted mainly of students. - Dinleyiciler çoğunlukla öğrencilerden oluşuyordu.

oluş
becoming
oluşturulmak
arrange
oluşturulmak
produce; format
oluşturulmak
to be formed, be constituted
oluşturulmak
create
Turkish - Turkish
Oluşturulmak işi
Oluşturulmak işi: "Kanun ... yönetim organlarının oluşturulmasında ve her türlü radyo ve televizyon yayınlarında tarafsızlık ilkesini gösterir."- Anayasa
oluş
Olmak eylemi ya da biçimi
oluş
Olmak işi veya biçimi, vuku
oluş
Oluşma, teşekkül, tekevvün
oluş
Olma işi veya biçimi, vuku
oluş
Bir durumdan öteki duruma geçiş
oluşturulmak
Oluşması sağlanmak, teşekkül ettirilmek
oluşturulma
Favorites