oluşmuş

listen to the pronunciation of oluşmuş
Turkish - English
comprised
consisted

The Beatles consisted of four musicians. - The Beatles, dört müzisyenden oluşmuştur.

composed

The United States is composed of 50 states. - Birleşik Devletler 50 eyaletten oluşmuştur.

oluş
presence
oluş
(Dilbilim) process
oluş
existence

The earth came into existence about five thousand million years ago. - Dünya yaklaşık beş bin milyon yıl önce oluştu.

In 1989, the extremely famous Eiffel Tower celebrated its one hundred years of existence. - 1989 yılında, son derece ünlü Eyfel Kulesi var oluşunun yüz yılını kutladı.

oluş
consist of

What should a healthy breakfast consist of? - Sağlıklı bir kahvaltı neyden oluşmalı.

How many people does this ship's crew consist of? - Bu geminin mürettebatı kaç kişiden oluşur?

oluş
compose of
oluş
being

Do you know who brought that team into being? - O takımı kimin oluşturduğunu biliyor musun?

All the world is a stage, and all the men and women merely players. They have their exits and their entrances, and one man in his time plays many parts, his acts being seven ages. - Tüm dünya bir sahnedir, insanlar da yalnızca birer oyuncu. Sahneye girer, çıkarlar ve zamanları boyunca yedi dönemden oluşan birçok oyun sergilerler.

oluş
comprise of
oluş
consist

This class consists of 15 boys and 28 girls. - Bu sınıf 15 erkekten ve 28 kızdan oluşuyor.

The central nervous system consists of four organs. - Merkezî sinir sistemi dört organdan oluşur.

oluş
{f} comprised

Brazil is comprised of twenty-six states. - Brezilya yirmi altı eyaletten oluşur.

My house is comprised of these four rooms. - Benim evim bu dört odadan oluşur.

oluş
procession
oluş
composed

A water molecule is composed by three atoms: two hydrogen and one oxygen. - Bir su molekülü üç atomdan oluşur: iki hidrojen ve bir oksijen.

The lecture is composed by two parts, one theoretical, the other practical. - Ders iki bölümden oluşuyor; biri teorik, diğeri pratik.

birkaç parçadan oluşmuş
sectional
borulardan oluşmuş
tubular
bölümlerden oluşmuş
episodic
dolomiden oluşmuş dağlar
the dolomites
elektrikle oluşmuş
electro
iki kelimeden oluşmuş sözcük
portmanteau word
iki uzun heceli sözcükten oluşmuş
(ölçü) spondaic
kendi kendine oluşmuş
self-created
oluş
existence, being; genesis, formation
oluş
occurrence
oluş
way of coming into being; becoming, coming into being, genesis, formation
oluş
consisted

The audience consisted mainly of students. - Dinleyiciler çoğunlukla öğrencilerden oluşuyordu.

Goethe's personal vocabulary consisted of about eighty thousand words. - Goethe'nin kişisel sözcük dağarcığı neredeyse seksen bin sözcükten oluşuyordu.

oluş
becoming
parçalardan oluşmuş
fragmental
suyun etkisi ile oluşmuş
neptunian
oluşmuş
Favorites