Taxes consist of direct taxes and indirect ones.
- Vergiler doğrudan vergiler ve dolaylı olanlardan oluşmaktadır.
The United States comprises 50 states.
- Amerika Birleşik Devletleri 50 eyaletten oluşmaktadır
The patients in this study consisted of 30 males and 25 females.
- Bu çalışmadaki hastalar, 30 erkek ve 25 kadından oluşmaktadır.
The committee consists of twelve members.
- Komite on iki üyeden oluşmaktadır.
The human body is composed of billions of small cells.
- İnsan vücudu milyarlarca küçük hücrelerden oluşmaktadır.
The committee is composed chiefly of professors.
- Komite genellikle profesörlerden oluşmaktadır.
America is made up of 50 states.
- Amerika 50 eyaletten oluşmaktadır.
The committee is made up of ten members.
- Komite on üyeden oluşmaktadır.
The earth came into existence about five thousand million years ago.
- Dünya yaklaşık beş bin milyon yıl önce oluştu.
Malaysia came into existence in 1957.
- Malezya 1957'de oluştu.
The committee is composed chiefly of professors.
- Komite genellikle profesörlerden oluşmaktadır.
The human body is composed of billions of small cells.
- İnsan vücudu milyarlarca küçük hücrelerden oluşmaktadır.
Taxes consist of direct taxes and indirect ones.
- Vergiler doğrudan vergiler ve dolaylı olanlardan oluşmaktadır.
Genes consist of a specific sequence of DNA.
- Genler DNA'nın belirli bir sıralanmasından oluşur.
Do you know who brought that team into being?
- O takımı kimin oluşturduğunu biliyor musun?
All the world is a stage, and all the men and women merely players. They have their exits and their entrances, and one man in his time plays many parts, his acts being seven ages.
- Tüm dünya bir sahnedir, insanlar da yalnızca birer oyuncu. Sahneye girer, çıkarlar ve zamanları boyunca yedi dönemden oluşan birçok oyun sergilerler.
The Esperanto alphabet consists of 28 letters: a, b, c, ĉ, d, e, f, g, ĝ, h, ĥ, i, j, ĵ, k, l, m, n, o, p, r, s, ŝ, t, u, ŭ, v, z.
- Esperanto alfabesi 28 harften oluşur: a, b, c, ĉ, d, e, f, g, ĝ, h, ĥ, i, j, ĵ, k, l, m, n, o, p, r, s, ŝ, t, u, ŭ, v, z.
This class consists of 15 boys and 28 girls.
- Bu sınıf 15 erkekten ve 28 kızdan oluşuyor.
My house is comprised of these four rooms.
- Benim evim bu dört odadan oluşur.
Food is comprised of protein, carbohydrates, and fats.
- Yiyecek, protein, karbonhidrat ve yağlardan oluşur.
Air is mainly composed of nitrogen and oxygen.
- Hava ağırlıklı olarak nitrojen ve oksijenden oluşur.
A water molecule is composed by three atoms: two hydrogen and one oxygen.
- Bir su molekülü üç atomdan oluşur: iki hidrojen ve bir oksijen.
My father's little library consisted chiefly of books on polemic divinity, most of which I read.
- Babamın küçük kütüphanesi çoğu polemik tanrılığı içeren kitaplardan oluşuyordu, onların çoğunu okudum. esas oluşuyordu.
The audience consisted mainly of students.
- Dinleyiciler çoğunlukla öğrencilerden oluşuyordu.