olgunun

listen to the pronunciation of olgunun
Turkish - English
cases
Cases are available for all popular phones The cases provide protection for the phone, and typically also feature carrying straps The most common material for cases is cowhide genuine leather
To Read a Case
General term for an action, cause, suit, or controversy, at law or in equity; questions contested before a court of justice
plural of case
General term for an action, cause, suit or controversy, at law or in equity
All surgical operations, whether major or minor, inpatient or outpatient, performed in the operating room(s)
Cases are available for all popular cell phones Cases protect the cell phone, and make carrying your phone easier Cell phone cases are usually either cowhide leather, vinyl, or R F reflective material to protect your melon
The case of a watch must not only protect the mechanism and hold all the parts together but it must also look good -sometimes to the extent of making a timepiece into a piece of jewellery A watch case is generally in 3 parts -the bezel, which holds the crystal, -the band or centrepart, which contains the movement, -and the back, either snapped or screwed on, in to which, sometimes, is fitted a crystal so that an intricate mechanical movement watch
third-person singular of case
RC Carpet-covered plywood Surface mounted hardware Available in gray or black
olgu
fact

Wise men talk about ideas, intellectuals about facts, and the ordinary man talks about what he eats. - Olgun insanlar fikirler hakkında konuşur, aydınlar gerçekler hakkında, ve sıradan insanlar da ne yedikleri hakkında konuşurlar.

That book is full of factual errors. - O kitap, olgusal hatalarla doludur.

olgu
phenomenon

Very little is known about this dangerous phenomenon. - Bu tehlikeli olgu hakkında çok az şey bilinmektedir.

This phenomenon is very easy to explain. - Bu olguyu açıklamak çok kolay.

olgu
matter of fact
olgu
(İnşaat) feature
Olgu
a case of
olgu
(Tıp) case
olgu
phil. fact
olgu
med. case (instance of disease, patient)
olgu
lit. action; plot
olgu
fact, event vakıa
olgu
event

I postponed the event. - Ben olguyu erteledim.

Turkish - Turkish

Definition of olgunun in Turkish Turkish dictionary

olgu
Birtakım olayların dayandığı sebep veya bu sebeplerin yol açtığı sonuç, vakıa: "Bilim yoluyla olguları kavrayıp sıralayabiliriz."- O. Hançerlioğlu ; "Felsefe diliyle söylersek her ozan bir fenomendir, yani olgudur."- N. Cumali
olgu
Varlığı deneyle kanıtlanmış şey
olgu
(edebiyat) Edebî eserlerde olayı geliştiren davranış, iş
olgu
(felsefe) Olmuş olan, gerçekleşmiş olan, vakıa
OLGU
(Hukuk) Olan ve yapılan iş; olay
Olgu
vakıa
olgu
Edebî eserlerde olayı geliştiren davranış, iş
olgu
Birtakım olayların dayandığı sebep veya bu sebeplerin yol açtığı sonuç, vakıa
olgu
Olmuş olan, gerçekleşmiş olan, vakıa
olgu
Birtakım olayların dayandığı sebep veya bu sebeplerin yol açtığı sonuç, vakıa: "Bilim yoluyla olguları kavrayıp sıralayabiliriz."- O. Hançerlioğlu
olgunun
Favorites