The weather was hot. And pretty humid.
- Hava sıcaktı. Ve hava oldukça nemliydi.
She sang pretty well.
- O oldukça güzel söyledi.
The contract was rather loose.
- Sözleşme oldukça gevşek.
It is rather ridiculous that, in some countries, a person cannot even release their own work into the public domain.
- Bazı ülkelerde, birinin kendi işini bile kamuya bırakamaması oldukça saçmadır.
Women really are quite dangerous. The more I think about this, the more I'm able to understand the reasoning behind face covering.
- Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.
The salts and minerals found in these mountains are quite diverse.
- Bu dağlarda bulunan tuzlar ve mineraller oldukça farklıdır.
Tom found it fairly easy to follow Mary without being seen.
- Tom görünmeden Mary'yi izlemeyi oldukça kolay buldu.
Tom did fairly well on the test he took yesterday.
- Tom dün girdiği sınavda oldukça iyi yaptı.
Such incidents are quite common.
- Bu gibi olaylar oldukça yaygındır.
It's not such a big problem. You're worrying way too much.
- O öyle büyük bir sorun değil. Oldukça fazla üzülüyorsun.
I went to the theater quite early with a view to getting a good seat.
- İyi bir koltuk almak amacıyla tiyatroya oldukça erken gittim.
Tom is quite good at cooking.
- Tom yemek pişirmede oldukça iyidir.
I have a good many things to do today.
- Bugün yapacak oldukça çok şeyim var.
He has been well off since he started this job.
- O bu işe başladığından beri oldukça iyi durumda.
She sang pretty well.
- O oldukça güzel söyledi.
Research in this area is somewhat equivocal.
- Bu konuda yapılan araştırma oldukça şüpheli.
I'm reasonably certain of it.
- Ben bundan oldukça eminim.
Tom was reasonably certain that Mary had stolen his grandfather's gold watch.
- Tom, Mary'nin onun büyükbabasının altın saatini çaldığından oldukça emindi.
This area has been considerably built up of late.
- Bu alan oldukça geç inşa edilmiştir.
The cost of building the bridge blew out considerably.
- Köprüyü yapmanın maliyeti oldukça arttı.
The region is relatively rich in mineral resources.
- Bölge maden kaynakları açısından oldukça zengindir.
That's a fairly reasonable price.
- O oldukça makul bir fiyat.
The prices here are quite reasonable.
- Buradaki fiyatlar oldukça makul.
Under a microscope, some viruses appear quite beautiful.
- Mikroskop altında, bazı virüsler oldukça güzel görünür.
It is rather ridiculous that, in some countries, a person cannot even release their own work into the public domain.
- Bazı ülkelerde, birinin kendi işini bile kamuya bırakamaması oldukça saçmadır.
Tom can do all sorts of things quite well.
- Tom her çeşit şeyi oldukça iyi yapabilir.
This place is sort of romantic.
- Bu yer oldukça romantik.
This typewriter has seen plenty of use.
- Bu daktilo oldukça sık kullanılmıştır.
Tom travels a great deal.
- Tom oldukça çok seyahat eder.
It would mean a great deal to me.
- Bu benim için oldukça çok şey ifade ederdi.
Tom won a sizable amount of money.
- Tom oldukça büyük bir miktarda para kazandı.
He speaks English fairly well.
- O, İngilizceyi oldukça iyi konuşur.
Tom did fairly well on the test he took yesterday.
- Tom dün girdiği sınavda oldukça iyi yaptı.