olduğu gibi

listen to the pronunciation of olduğu gibi
Turkish - English
neck and crop
As it is, as is
as
as well

I wish I could still swim as well as I used to. - Keşke hala eskiden olduğu gibi yüzebilsem.

(Bilgisayar,Teknik) plain vanilla
as so
as are
(Bilgisayar,Teknik) plain head
much the same
in its true colours
as is

He is a foreigner, as is evident from his accent. - Aksanından belli olduğu gibi, o bir yabancı.

As is often the case with teenagers, she's conceited. - Gençlerde sık sık olduğu gibi, o kendini beğenmiş.

at that
as well as

I wish I could still swim as well as I used to. - Keşke hala eskiden olduğu gibi yüzebilsem.

when as
like for
hook
olduğu gibi kalan
stationary
her zaman olduğu gibi
as usual

Needless to say, Judy came late as usual. - Hiç söylemeye gerek yok, her zaman olduğu gibi Judy geç geldi.

Tom and Mary were wasting time, as usual. - Tom ve Mary her zaman olduğu gibi boşa zaman harcıyordu.

her yıl olduğu gibi
like every year
eskiden olduğu gibi, eski tarzda
as before, the old style
Turkish - Turkish
haliyle
(Hukuk) ALAHALİHİ
olduğu gibi
Favorites