oldu

listen to the pronunciation of oldu
Turkish - English
O.K
deal

They said the deal was foolish. - Onlar anlaşmanın aptalca olduğunu söyledi.

Tom regretted having wasted a great deal of his life. - Tom hayatının büyük kısmını boşa geçirdiğine pişman oldu.

very well

I know very well who you are. - Kim olduğunu çok iyi biliyorum.

I see you're doing very well in your business. - İşinizde çok iyi olduğunuzu görüyorum.

well

Just how well can masks block the, even smaller than pollen, yellow sand dust? I think it much more of a nuisance than pollen. - Maskeler sarı kum tozunu,polenlerden dahada küçük,ne kadar iyi engelleyebilir?Sanırım o polenden oldukça daha fazla bir baş belasıdır.

To my surprise, she spoke English very well. - Benim için sürpriz oldu, o çok iyi İngilizce konuştu.

ok, ok
well, very well, okay, OK
agreed

Tom and Mary agreed never to talk about the incident. - Tom ve Mary olay hakkında hiç konuşmamakta hemfikir oldular.

Tom agreed that Mary's suggestions were good ones. - Tom Mary'nin önerilerinin iyi olanlar olduğunu kabul etti.

okay

Do you think she's okay? I don't know. - Onun iyi olduğunu düşünüyor musun? Bilmiyorum.

I'm glad you're okay. - İyi olduğuna sevindim.

done

I thanked him for what he had done. - Yapmış olduğundan dolayı ona teşekkür ettim.

I doubt that Tom has the courage to do what really needs to be done. - Tom'un gerçekten yapılması gerekeni yapma cesareti olduğundan şüpheliyim.

ws
of was
happened to
oldu bil
take for granted
oldu bil!
consider it done!
oldu olacak
might as well
oldu.
happened
Oldu olacak kırıldı nacak
It's no use crying over split milk
oldu bitti sayılır
it's as good as settled
oldu bittiye getirmek
(deyim) make a fait accompli
oldu olacak
that was close
oldu olacak
might as well, there is no reason not to
oldu-bitti
(Hukuk) fait accompli
oldu-bitti politikası
(Politika, Siyaset) politique de faite accomplie
Olan oldu
What's done cannot be undone
olan oldu
let bygones be bygones
ol
be
ol
became
ol
are
ol
is
ol
was
ne oldu?
what's up?
ol
were
ne oldu?
what happened?
ol
for
ol
come about
ol
grew into
ol
been of
ol
be of
ol
been
ol
become
ol
to be
ol
{f} happening
ol
am
ol
being
ol
happen
ol
grow into
ol
{f} becoming
Eski çamlar bardak oldu
(Atasözü) - Other times, other ways.- Let bygones be bygones
Ne oldu?
What happened?, What's up?
ha oldu ha olacak
About to happen; on the cards; (just) around the corner; imminent; impending/pending; very close; close at hand; at hand; very near
ne oldu
What's the matter

What's the matter, Mary? You can talk to me if you want. - Ne oldu, Mary? İstiyorsan benimle konuşabilirsin.

What's the matter? You look pale. - Ne oldu? Solgun görünüyorsun.

oldu?
happened?
Eski çamlar bardak oldu
A lot of water has flowed under the bridge
ayaklar baş, başlar ayak oldu
(Konuşma Dili) The first have become last, the last first./The social order is reversed and upstarts are in charge
bana ders oldu
this was a lesson to me
bana çok pahalıya mal oldu
i paid through the nose for it
baş ayak, ayak baş oldu
(Konuşma Dili) The high and the low have changed places
beni arayan oldu mu
Did anyone call me
bir arıza oldu
There has been a breakdown
bir hırsızlık oldu
There has been a break in
bir kaza oldu
There has been an accident
bizde adet oldu
it has become the usual thing with us
bize pahalıya mal oldu
(Argo) it cost big bikkies
buhar oldu
(deyim) the bird has flown
dünyalar benim oldu
(Konuşma Dili) I felt on top of the world
epey oldu
It's been a good while since
eski çamlar bardak oldu
(Konuşma Dili) Times have changed./Things are not what they used to be
eski çamlar bardak oldu
the boot is on the other leg
eşek kadar oldu
vulg. He is big enough to know what's what
isabet oldu
(Konuşma Dili) It was a good thing./It worked out well
iyi oldu da
It's good that .../Fortunately
kaça mal oldu
How much did it cost?
nasıl oldu
How did it happen
nasıl oldu da
however
ne oldu
What is wrong with you
ne zaman oldu
When did it happen
neden ne oldu
why, what happened?
nerede oldu
Where did it happen
ol
that; those
ol
archaic
ol
he; she; it
ol
befall
ol
betide
ol
olive
ol
befallen
ol
befell
sabah oldu
Morning's come./Morning's broken./It's morning
sana da zahmet oldu
sorry for the trouble
sana da zahmet oldu
sorry for the inconvenience
sana da zahmet oldu
i'm sorry to discomfort you
sana da zahmet oldu
i'm sorry to trouble you
size ne oldu
What happened to you
toz oldu
the bird is flown
tüylerim diken diken oldu
my hair stood on end
tüylerim diken diken oldu
I have goose bumps
yok oldu
the bird is flown
zahmet oldu
i'm sorry to discomfort you
zahmet oldu
sorry for the inconvenience
zahmet oldu
i'm sorry to trouble you
zahmet oldu
sorry for the trouble
çürük oldu
I have a bruise
English - English

Definition of oldu in English English dictionary

OL
my wife, my girlfriend, my mother (Internet abbreviation)
ol
Oliver's List of Newton Easter Eggs http: //www geocities com/SiliconValley/Bay/4931/index html
ol
Ordered List The Ordered List element represents a list of items sorted by sequence or order of importance Typical remdering is a numbered list of items
ol
OFFICE LIGHT DISTRICT
ol
on the label
ol
{ font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 10pt; margin-top: auto; margin-bottom: auto; color: #000000} The OL tag style creates a default look for an orderedlist in the HTML file item one item two
ol
A suffix denoting that the substance in the name of which it appears belongs to the series of alcohols or hydroxyl derivatives, as carbinol, glycerol, etc
ol
Operating loans, farm
ol
Overall Length
ol
orienting line
Turkish - Turkish
Peki, evet, tamam, hay hay, elbette, başüstüne, olur, tabii, memnuniyetle
Peki, evet, tamam, hay hay, elbette, baş üstüne, olur, tabiî, memnuniyetle
oldu olacak
Çekinmeden, sıkılmadan
OL
(Hukuk) O
Oldu bitti
emrivaki
ol
O gösterme sıfatı
ol
O gösterme sıfatı: "Dedi gördüm ol habibin aneasın"- Süleyman Çelebi. O gösterme zamiri
English - Turkish

Definition of oldu in English Turkish dictionary

OL
(Askeri) çalıştırma mahalli (operating location)
oldu
Favorites