old, aged, senior

listen to the pronunciation of old, aged, senior
English - Turkish

Definition of old, aged, senior in English Turkish dictionary

elderly
{s} yaşlı

Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur. - In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.

Tom yaşlı bir bayana koltuğunu verdi. - Tom gave his seat to an elderly lady.

elderly
yalnızca
elderly
{s} ihtiyar
elderly
{s} oldukça yaşlı

Oldukça yaşlılara kim bakmalı? - Who should look after the elderly?

elderly
(isim) ihtiyar
elderly
yaşını basını almış
elderly
{s} yaşını başını almış
English - English
{s} elderly